MENU

NASA Çalışanı Umut Yıldız’dan Olası Mars Senaryoları
20 Aralık 2017, Çarşamba - 16:21
Güncelleme: 20 Aralık 2017, Çarşamba - 17:58

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Mimarlık Fakültesinin organize ettiği “Mars’ta Yaşam Senaryoları Üzerine Telekonferans” adlı söyleşide, Amerika Birleşik Devletleri’nin uzay programı çalışmalarından sorumlu kuruluşu NASA’nın (National Aeronautics and Space Administration / Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi) 4 Türk çalışanından biri olan astrofizikçi Dr. Umut Yıldız, telekonferans üzerinden bu konuya dair merak edilenleri anlattı.

UZEM (Uzaktan Eğitim Merkezi) Konferans Salonu’ndaki etkinliğe Mimarlık Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Çağlar Koşun, akademisyenler, Millî Eğitimde görev yapan öğretmenler ve Mimarlık Fakültesi öğrencileri katıldı.

Telekonferansta fütüristik (geleceğe yönelik) bakış açısıyla söz konusu Mars’ta yaşam kapsamında; Mars’a yolculuk, bu gezegende insanlığı nasıl bir mimari yapının beklediği, nasıl bir çevresel ortamda yaşayacakları gibi konular ele alınırken mimarlık öğrencilerine ileriye dönük mimari bir vizyonun kazandırılması amaçlandı. Bunun yanı sıra telekonferans, UZEM aracılığıyla canlı olarak da yayınlandı. 

Söyleşinin başında bir teşekkür konuşması yapan Mimarlık Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Çağlar Koşun, Dr. Umut Yıldız’a Mimarlık Fakültesi adına teşekkürlerini sunarak çalışmalarında kendisine başarılar diledi. Yrd. Doç. Dr. Koşun ayrıca, katılımcılara verimli ve keyifli bir söyleşi temennisinde bulundu.

Los Angeles’tan telekonferans yoluyla söyleşisini gerçekleştiren NASA çalışanı astrofizikçi Dr. Umut Yıldız söyleşisinin başında Dünya ile Mars arasındaki benzerlikler ve farklılıklara dikkat çekti. Mars’taki atmosfer kalınlığının Dünya’nın yüzde 1’i kadar olduğunu belirten Dr. Umut Yıldız “Yani Mars’ın atmosferi o kadar ince ki bu durumun çok fazla sonuçları var, örneğin sürtünme çok daha az oluyor. Dünya’nın sahip olduğu bir manyetik alan var. Bu manyetik alan Güneş’ten gelen radyasyon ile Samanyolu’ndan salınan kozmik ışınları engelliyor. Ancak Mars’ta böyle bir manyetik alan kuşağı yok.” dedi.

“Yaşanılacak mekânlar olarak lava tube’ler dikkat çekiyor”

Mars’ın yüzeyini kupkuru ve kayalık olarak tanımlayan Dr. Yıldız, gezegenin üzerinde dev volkanların ve derin vadilerin olduğuna işaret ederek devamında şunları dile getirdi: “Özellikle Mars’ın kutuplarında, Dünya’dakiyle kıyaslanamayacak derecede olsa da yüksek miktarda su var. Bu tabii yaşamla ilişkilendirebileceğimiz en önemli parametrelerden biri. Yaşanılacak mekân olarak da ‘lava tube’ler (lavların oluşturduğu tüneller) dikkat çekiyor. Mars’a gidecek ilk insanların yaşayabileceği yerlerden biri bu lava tube’ler. Yapılan planlara göre insanların buralara girip hayatta kalması düşünülüyor. Neden? Çünkü çok yüksek düzeyde radyasyon var Mars’ın yüzeyinde. Dolayısıyla radyasyona maruz kalmamak için yerin altından yaşamak zorundasınız.”

480 km’lik ve 8 buçuk ay süren bir yolculuk

Mars’a nasıl gidileceğine dair fikirleri de katılımcılarla paylaşan NASA çalışanı Dr. Umut Yıldız, Mars’a gidebilmek için yörüngelerin birbirine yaklaştığı belli zamanları takip etmenin zorunlu olduğunu belirterek “Hohmann Transfer Yörüngesi var, ki biz buna bedava yolculuk diyoruz, işte uzaya çıkıp bu yörüngeye girdiğinizde 480 milyon kilometrelik ve 8 buçuk ay süren bir yolculuktan sonra Mars’a varıyorsunuz.” şeklinde konuştu.

“Mars’ın jeolojisini araştıracağız”

Telekonferansında Mars gezegeninin iç yapısının dönmediğini vurgulayan Dr. Umut Yıldız bu yapının dönmediğinden dolayı da bu duruma ilişkin yaptıkları çalışmaları şöyle özetledi: “Biliyorsunuz Dünya’da alttaki plaka ya da faylar hareket ettiğinden depremler meydana geliyor. Dolayısıyla Dünya’nın içi döndüğünden ötürü kabuğun altındaki hiçbir şey aynı kalmıyor. Mars’ta ise bu yapı hareket etmediği için olduğu gibi kalmış. Örneğin Mars’ın iç yapısına bir çubuk indirseniz dokunduğunuz yer için 4 buçuk milyar yaşında diyebilirsiniz. Bir başka ifadeyle Mars’ın ilk oluştuğu andan itibaren hiçbir şey değişmemiş. 4 buçuk milyar yaşındaki bir kayadan bahsediyoruz. İşte ‘Insight Mission’ adını verdiğimiz proje de Mars’taki jeolojiyi anlamayı, depremleri incelemeyi, deprem var mı, yok mu onu araştırmayı ve anlamayı kapsıyor. Bir de malumunuz Mars, Kızıl Gezegen olarak bilinir. İşte Mars’ın bütün yüzeyi oksitlendiği için kızıllaşmış, bu gezegenin yüzeyinden demir var, demir de atmosferdeki oksijenle birleştiğinden dolayı oksit yapıyor ve nihayetinde de kıpkırmızı oluyor. Bununla birlikte toprağı biraz deştiğinizde beyazlaştığını görüyorsunuz. Yani Mars’ın dışı kırmızı ama içi beyaz.”

“İnsanlığa yeni hedefler lazım”

Neden Mars’a Gitmeliyiz? sorusuyla da bu yöndeki düşüncelerini aktaran Dr. Umut Yıldız bunun nedenlerine dair şöyle konuştu: “Çünkü insanlığa yeni hedefler lazım. İnsan nüfusu gittikçe artıyor ve Dünya’nın kaynakları bir zaman sonra ihtiyaçları karşılayamayacak. Ayrıca asteroid çarpma tehlikesine karşı insanlığın devamı için başka bir yer gerekiyor.”

Söyleşisinde Mars’ta olası bir yaşamda ortaya çıkacak sorunlar ile fiziksel ve teknolojik ihtiyaçlara da değinen NASA çalışanı Umut Yıldız yiyecek temini için yapılacak çalışmalara yönelik şu ifadeleri kullandı: “Mars’taki toprak yapısı Dünya’daki gibi bir yaşam için uygun değil. İlk yolculuklarda hep yiyecek götürülecek, bitkiler uzun süre seralarda yetişecek. Hydroponics denilen yani topraktan bitki yetiştirme tekniği ve yine aquaponics adı verilen balık yetiştirme metoduyla yiyecek elde edilmeye çalışılacak. Yine toprağı verimli hâle getirmek için bazı yiyecekler ve gübreler toprağa karıştırılabilir, Dünya’dan yararlı solucanlar oraya götürülebilir.”

Mars’taki habitat (yerleşme) için fantastik denilebilecek mimari planların düşünüldüğünü söyleyen Dr. Yıldız, NASA’nın bu doğrultuda yapmış olduğu çalışmalardan da örnekler verirken telekonferansının sonunda Mimarlık Fakültesi öğrencilerinin merak ettiği konulara açıklık getirdi.

Haber: Sinan Akdoğan

Fotoğraflar: Hüseyin Temiz

X
Secure Login

This login is SSL protected