Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Proje Pazarı ve AR-GE Buluşmaları, bu yıl farklı bir vizyon ve bakış açısıyla Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi.
OMÜ’nün son bir yıldır araştırma geliştirme (AR-GE) ekosistemini geliştirme çabalarının sonuç verdiğinin gözlendiği Proje Pazarı ve AR-GE Buluşmaları'nda araştırmacılar, sektör temsilcileri ve öğrencilerin yoğun ilgisi dikkat çekti. Projelerle birlikte geliştirilen ürünlerin sergilendiği etkinlikte düzenlenen yarışmada ilk 10’a giren projelerin sahipleri de sunumlarını yaparken, dereceye geren projeler de ödüllendirildi. Ayrıca gün boyu düzenlenen panellerle de uzman görüşleri katılımcılarla paylaşıldı.
OMÜ Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal; Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Fehmi Yazıcı, Prof. Dr. Cengiz Batuk ve Üniversite Genel Sekreteri Prof. Dr. Hüseyin Gençcelep ile birlikte etkinliğin açılışına katıldı. Açılışta akademisyenler, sektör temsilcileri ve öğrenciler yer aldı.
Paydaşları arasında Samsun Teknopark ve OMÜ Teknoloji Transfer Ofisi'nin (TTO) bulunduğu OMÜ Proje Pazarı ve AR-GE Buluşmaları’nın açılışında konuşan Rektör Prof. Dr. Yavuz Ünal, Üniversitenin vizyon ve misyonunun değiştiğini ifade ederek şu sözlere yer verdi: “AR-GE ve eğitimle alakalı sadece Üniversitenin vizyonunu anlatmak noktasında bir döngü oluşturuldu. Söz konusu döngüde eğitim revize edilmeli ve ayrıca AR-GE ve bilgi güncellenmeli. AR-GE ile üretilen bilgi, eğitimle muhataplarının istifadesine sunulmalı ve yetişen muhataplar, yeniden AR-GE sürecine hayat vererek bilgi üretimini sürdürmeli. Nitekim bilgi, yaşadığımız çağda çok hızlı değişiyor.”
OMÜ’nün, Türkiye’nin güçlü ve köklü üniversitelerinden biri olduğunu vurgulayan Rektör Ünal “OMÜ’nün akademik kadrosu oldukça değerli ama bir kültür meselesi var. Söz konusu meselede, Türkiye’nin AR-GE’ye yatırımında ya da araştırmacının AR-GE ve projeyle ilişkisi arasında bir açık bulunmakta. Bu nedenle bu açığın kapatılması önem taşıyor. Türkiye’nin ve OMÜ’nün içerisinde bulunduğu pozisyon ekseninde AR-GE ve proje alanının güçlendirilmesi ve yenilenmesi, farklı ifadeyle piramidal bir yapıya dönüştürülmesi gerekmekte. Üniversite özelinde özellikle alt düzlemde bulunan ön lisans ve lisans öğrencileri piramidal yapıya eklenmeli ve yukarıya doğru nitelikli unsurların yerleşimlerinin yapılması zorunluluk arz etmektedir.”
Prof. Dr. Yavuz Ünal, akademik projelerin önemine dikkat çekerek OMÜ Bilimsel Araştırma Projeleri (BAP) Birimince desteklenen projelerin yıllar içinde azaldığını ve ivmeyi yeniden yukarı çevirmek için önemli kararlar aldıklarını ve bunun da meyvelerini görmeye başladıklarını ifade etti. Bu gerçeği rakamlarla ortaya koyan Rektör Ünal, sözlerinin devamında “OMÜ’nün geçmişine baktığımızda girişimcilikle alakalı literatüre girdiğini görüyoruz. Bu bağlamda sadece kendi desteklerimizden ve hedefi ortaya koymak adına BAP üzerinden örnek verilebilir. 2017 yılında 295, 2018 yılında 255, 2019 yılında 186, 2020 yılında ise 140 proje BAP’tan desteklendi. OMÜ’nün akademik personel sayısı artıyor ve gençleşiyor ancak anormal bir şekilde proje üretim rakamları aşağıya doğru gidiyor. Bu durum diğer alanlarda da gözüküyor. Bu değerlendirme geçmişle alakalı bir eleştiri değil, tamamıyla sadece bir değerlendirme ve başarıya gitmek için bir yoldur. Bu noktadan hareketle Üniversitenin içinde bulunduğu durumun kabul edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle çözüm yaratacak kültürün yayılması elzemdir. Söz konusu kültürü yayabilmek için Proje Destek Ofisi kurduk. Proje Destek Ofisi'nin temel taşlarında; düşüncesi olana proje yazma, yönetme ve raporlanma süreçlerini aktarabilmek bulunmaktadır. Proje Destek Ofisi'nin kurulmasıyla birlikte bu yıl içerisinde bin (1000) gibi bir başvuru rakamı hedeflerken gelen talepler bin 500 seviyelerine ulaştı. Bir kişinin düşüncesini üretebilmesi için öncelikle akranlarının neler yaptığını bilmesi gerekmektedir. Öyle ki yaşadığınız dünyayı ve ekosistemi tanımlayabiliyor ve çözümleyebiliyorsanız birçok proje üretebilirsiniz.”
Prof. Dr. Yavuz Ünal, üniversite-şehir ve bölge bütünleşmesinin önemine vurgu yapıp, "Bölgeye özgü değerlerin AR-GE çalışmalarıyla sanayi ürününe dönüştürülmesini arzuluyoruz" diyerek bahsettiği noktaları şu sözlerle dile getirdi: “Bu kapsamda arzularımızı gerçekleştirebilmek için 3 aşama bulunmakta. Birinci aşamada; lisansa dönük farkındalık ve kültür oluşturmak ve akabinde Üniversite olarak lisans düzeyindeki öğrencilerimize proje yazma eğitimi vermek var. Böylelikle proje yazma eğitimi alan arkadaşlarımızı desteklemek suretiyle onları proje yazmaya cesaretlendirmek ve öz güven kazanmalarını sağlamak istiyoruz. İkinci aşamada da Proje Destek Ofisi'mizle sadece akademisyen ve öğrencilere değil, yatırımcılara da destek vererek onların da proje yazmalarını sağlayarak yatırımlarını daha kolay gerçekleştirecekleri bir yapı oluşturmak var. Üçüncü ve son aşamada ise Samsun’un ve Türkiye’nin öncelenilecek değerlerinin fark edilmesini sağlamayı amaçlıyoruz. Samsun özelinde hayvansal ürünler, lifli bitkiler, kenevir ve keten ile ilgili bölgeye özgü yapılacak AR-GE çalışmaları sayesinde bu değerlerin sanayi ürününe dönüştürülmesini arzuluyoruz. Bu doğrultuda farkındalık oluşturmak için bizim ilk çağrımız, lifli bitkiler üzerine olmuştu. Bundan sonra da içinde bulunduğumuz coğrafyayı düşünmek için belirli zamanlarda, belirli çağrılara çıkmayı planlıyoruz. Bu çağrılarla sadece Üniversite içerisinde değil, dışarıdaki paydaşlarımızla da çalışmayı hedefliyoruz."
OMÜ’nün Samsun’un en önemli markalarının başında geldiğini ve Samsun’un yatırımlarında Üniversite olarak her zaman bulunduklarını ifade eden Rektör Ünal, Samsun iline özgü gerçekleştirilecek projelerle ilgili şu sözleri kaydetti: “Samsun’u düşündüğümüzde bu kent kendisine bir ihtisas alanı seçmeli. Yani her şeyden bir nebze yerine bir alanda güçlü olmalı, diğer alanlarda da bir varlık sahibi olarak görünmeli. Örneğin sağlık alanındaki kümelenmede öne çıkabilir; çünkü kentimiz, sağlık konusunda Karadeniz Bölgesi’nin merkezi ve üssü konumunda. Bu anlamda özellikle sanayicilerimiz bu alana odaklanabilir, projeler bu alana kaydırılabilir. İşte bu noktada bizlerin bir kültür sorunu var maalesef. Bizler de OMÜ olarak proje desteklerini bir ön analiz ve çalışmayla ilişkilendirmek istiyoruz. Sonrasında ‘mega proje’ diye isimlendirdiğimiz, alt kırılımlardan oluşan ama temelde tek bir noktaya hedeflenmiş bir proje yapısını öngördük. Bunun 3 ayağı olacak: Öncelikle eğer bir düşünce varsa bunun projelendirilmesi ve bu projenin ön araştırmasının değerlendirilmesi, ardından da muhtemel sonuçları tahmin edilen bir proje üretilmek suretiyle farklı projelerden tek bir ürün yahut farklı projelerden farklı ürünler çıkabilecek bir yapının ortaya konulması, işte arzu ettiğimiz yapılanma bu. Bu 3 ayaklı yapıyı önümüzdeki zamanda sürdürmeyi planlıyoruz. Buradaki en önemli amacımız; işletmeler, yatırımcılar ve farklı üniversitelerdeki insan kaynağıyla birlikte hareket etmek. Zira farklı bölgelerdeki insan kaynağına ulaşırsak ortaya çok daha kısa sürede ürünler çıkacaktır.”
Türkiye’nin kaybedecek zamanı olmadığına işaret eden Rektör Ünal, devamında teknolojik üretimin önemine değinerek şöyle konuştu: “Ülkemizde teknoloji transferi gelişmiş ülkelere göre birkaç basamak geriden geliyor; çünkü yeni teknoloji üretildiğinde bunun transferine imkân veriliyor. Siz teknoloji transfer ediyorsunuz ama hâlâ bağımlılığınızı sürdürüyorsunuz. Bu da ülkemizin hem istiklali hem istikbali açısından bir tehdit olarak görülüyor. Ekonomik olarak güçlüyseniz o kadar bağımsızsınız ve ekonominizin güçlü olması da katma değeri yüksek maddeleri üretmenize bağlı. Bazı ürünleri de bu anlamda hayati olarak görmek lazım. Projeler desteklenirken de bunu o gözle değerlendirmeliyiz. Ürünün maliyeti yüksek olabilir, miktarı az alabilir lakin ürettiğiniz hayati bir üründür. Ülkemizin gıda üretimini, tarımını, hayvancılığını vb. sektörleri ayrı bir segment olarak düşünmeliyiz.”
Üretilen projelerin yayın olarak kalmamasının gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Yavuz Ünal, projelerin ürüne dönüşmesi gerekliliğini vurguladı. Rektör Ünal sözlerine şu şekilde devam etti: “Üretiminiz eğer yatırımcı ve alıcı bulmuyorsa sürdürülebilir olma şansı da kalmıyor. Bu nedenle ürünün de pazara girme, yatırımcı bulma fırsatı ve şansının olması önem taşıyor. Dolayısıyla şu an içinde bulunduğumuz atmosfer çok değerli. Bu anlamda kurgulanan projenin bir şekilde arz edilmesi gerekiyor. Bu arz, aslında projenin ayaklarının yere basmasını sağlayacak bir süreci başlatacaktır. Burada önemli olan nokta öğrenci, araştırmacı, akademisyen fark etmeksizin ilgililerin böyle ortamlara çekilmesidir. Sanayiciler açısından da ilgi duyanların buraya gelmesi gerekiyor. Projeler artık yayına değil, ürüne dönüşmeli.”
OMÜ Rektör Yardımcısı ve OMÜ-TTO Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Fehmi Yazıcı ise çok hızlı gelişen ve dönüşen bir dünyada yaşadığımızı belirterek konuşmasında gelişen teknolojinin insan hayatındaki önemine odaklandı. Prof. Dr. Yazıcı, “Dünyaya ne kadar uyum sağlarsak ülke olarak o kadar gelişmişliğimiz, refahımız ve rahatımız artacaktır. Bunu başarabilmek için yürümek kesinlikle önemli değil, koşmamız gerekiyor. Bu nedenle AR-GE gerçekten son yılların en önemli konularından biri. Dünyada bu alanda büyük bir ticaret masası var ve ülkeler büyük paralar kazanabiliyor. Bazı ülkeler AR-GE çalışmalarında geliştirmiş oldukları sistemler sayesinde bu pozisyonlarını asla bırakmak istemiyorlar.” dedi.
Patent haklarına da değinen Yazıcı “Türkiye’de son 20 yılda büyük değişim gerçekleşti. Özellikle uzay ve havacılık alanında artık Türkiye, bütün dünya ülkeleri tarafından takip ediliyor. Bu durum güzel gelişme olmasına rağmen bizim bu alanda asla durmamamız gerekiyor, böylelikle çok fazla ihracat yaparak ülkemizin gelişmesine katkı sağlayabiliriz. Ancak bu alandaki gelişmeyi tarım, sağlık gibi alanlarda da istikrarlı hâle getirmeliyiz. Bu noktada üniversitelere önemli görevler düşüyor. Bu nedenle AR-GE buluşmaları son derece önemli ve buralarda geliştirilecek projelere tüm kamu kuruluşlarının da destek vermesini bekliyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Ardından Proje Pazarı ve AR-GE Buluşmaları'nda OMÜ-TTO Ticarileştirme ve Pazarlama Uzmanı Sinan Tosun’un moderatörlüğünde Prof. Dr. Selim Aytaç ve Prof. Dr. Ali Kemal Ayan’ın panelist olarak katıldığı “Karadeniz’in Saklı Değeri; Lif Bitkileri” konulu panele yer verildi.
OMÜ-TTO Girişimcilik ve Şirketleşme Uzmanı Betül Aras’ın moderatörlüğündeki panele ise Adapha Yapay Zeka Kurucusu Öğr. Gör. Sema Gül Türk, Lebleby Games Kurucusu Ercan Karabulut ve İlbeyli Mühendislik Kurucusu Abdurrahman İlbeyli panelist olarak katıldı. “Teknogirişimde İnovasyonun Rolü” adını taşıyan panelde konuşmacılar tecrübe ve birikimlerini paylaştı.
"Literatürden Pazara Bilginin Ticarileşmesi” başlıklı panelse OMÜ-TTO Patent Vekili Öğr. Gör. Çağla Koyuncu’nun moderatörlüğünde gerçekleştirilirken panelistler Mertech İleri Teknoloji Kurucusu Doç. Dr. Mevlüt Gürbüz ve Sampa Otomotiv Patent ve Marka Vekili Erdem Şahinkaya, sektör ve pazardaki sürece dair izlenimlerini aktardı.
Proje yarışmasında dereceye girenlerin ödülleri, günün sonunda düzenlenen törenle sahiplerine sunuldu.
Jüri değerlendirilmesi sonucunda Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesinden Ertuğrul Furkan Savaştaer “Biyolojik İşaret Ölçüm Cihazı ve Arayüz Yazılımı” projesiyle birinci olarak 5 bin TL ödülün sahibi oldu.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Mühendislik Fakültesinden Abdurrahman İlbeyli “Kablo Kesme ve Yüksükleme Makinesi” adlı projesiyle ikinci olarak 3 bin TL ödül kazanırken üçüncülüğü Sinop Üniversitesinden Öğr. Gör. Ahmet Karaoğlu “Diş Hekimliğinde Elde Edilen Görüntülerin Yapay Zeka Destekli Otomatik Analizi” projesiyle aldı ve bin TL’lik ödülün sahibi oldu.
OMÜ Proje Pazarı ve AR-GE Buluşmaları’nda biribirinden farklı birçok proje katılımcılara ve öğrencilere tanıtıldı.
Amasya Üniversitesi Gıda İşleme Bölümü öğrencileri Mehmethan Demir, Eren Ekinci ve Canan Aydemir, katılımcı olarak yer aldıkları buluşmada “Stevia Otu ile Tatlandırılmış Meyve Aromalı Laktozsuz Süt” adlı projelerini tanıttılar. Değerlendirmelerde bulunan Canan Aydemir projenin önemini “Projeyle rafine şeker ikamesi olarak sıfır kalorili stevia otunun kullanılması sayesinde sindirim kolaylığı sağlanıyor. Laktoz hassasiyeti yaşayanlar dışında herkesin rahatlıkla tüketeceği aromalı bir içecek elde edilmekte.” sözleriyle anlattı.
Samsun Teknoparkta faaliyet gösteren Helimore Şirketi tarafından geliştirilen Zirai İnsansız Hava Aracı (ZİHA), İş Geliştirme Uzmanı Osman Demir tarafından tanıtıldı. Geliştirilen ZİHA hakkında açıklamalarda bulunan Demir “Aracın tarladaki hastalıklı bitkileri tespit etmesi sayesinde o konumda bulunan mahsul ilaçlanmakta. Patentli olan millî aracımız 35 litrelik bir kapasiteye sahip ve yazılım ile tasarımı şirketimiz kapsamında. Sektördeki rakiplerinden ayrılan bir özelliği de otonom olarak iniş yapabilerek kendi kendine şarj olabilmesi. Seri üretimden fabrika kurulumlarına geçme planlarımızı bu tarz buluşmalarda hayata geçirmek istiyoruz.” dedi.