Kadınıyla erkeğiyle, çocuğuyla genciyle topyekûn bir mücadelenin, azmin ve inancın, emperyal güçlere galebe çaldığı bir sürecin ardından küllerinden yeniden doğan milletimizin Kurtuluş Savaşı süresince Türk kadını, miting meydanlarından cephelere kadar her ortamda varlığıyla ve mücadelesiyle Türk Milleti’nin istiklaline büyük katkılar sağlamıştır.

Ülkemiz ve milletimiz, tarihinin her anında böylesine kutsi ve aktif bir rol üstlenen, geleneğinde ve töresinde başat bir konumda bulunan Türk kadınının siyasal ve toplumsal yaşamda hak ettiği yere kavuşabilmesi için siyasal haklarını oldukça erken bir tarihte tanımıştır. Bu kapsamda Türk kadını ilk kez, 1930 yılında belediye meclisleri için seçme ve seçilme hakkını elde ederken; 1933 yılına gelindiğinde ise muhtar ve ihtiyar heyeti seçme ve seçilme hakkını kazanmıştır. Nihayetinde 5 Aralık 1934 tarihinde ilgili kanunda yapılan değişiklik sayesinde ülkemizde kadınlar genel seçimlerde de seçme ve seçilme hakkına başka birçok ülkeye nazaran oldukça erken sayılabilecek tarihlerde sahip olmuşlardır.

Tarihimizdeki bu gurur vesilesi adımların kökleşmesi ve yerleşik hâle gelmesi, toplumumuzun her bir ferdinin asli sorumluluğu içinde yer almalıdır. Tarihsel süreçte Türk kadınının kazandığı siyasal hakların ve günümüzde bu konuyla bağlantılı olarak gerçekleştirilen reformların; gündelik hayatın kılcal damarlarında çok daha güçlü toplumsal payanda bulabilmesinin en temel yolu ise ilkokuldan üniversiteye uzanan eğitim süreçlerimizde kadının “birey” olarak rolünün içselleştirilmesinin temin edilmesinden geçmektedir.

Bu duygu ve düşüncelerle 5 Aralık Kadın Hakları Günü’nü kutluyorum.

Prof. Dr. Sait BİLGİÇ
Rektör