Bir toplumun ve ülkenin en büyük hazinesi; geçmişinde, bugününde ve geleceğinde etkili olan kendi alanlarında iyi yetişmiş insan kaynağıdır. Bu insan kaynağı, aynı zamanda o toplumun ve ülkenin geleceğine yön verecek sosyal ve kültürel sermayenin hayati kaynağını teşkil etmektedir.
Bu bağlamda gelecek nesilleri âdeta nakşederek ve dokuyarak bir eser ortaya koyan öğretmenlik; toplumun ortak belleğinin inşa edildiği, o toplumun değerleri etrafında bir düşünme ve eylem alışkanlıklarının oluşturulduğu, millet olma bilincinin temellerinin tahkim edildiği ve bilginin kapılarının aralandığı bir yaşam biçimini ifade etmektedir.
Öğretmenlerimiz; bizi hem bireysel anlamda hem de toplumsal bağlamda biz yapan sosyalleşme süreçlerimizdeki baş aktörler olarak yaşamımızın kurucu bir bileşeni konumunda sorumluluk ve vazife icra etmektedirler.
Bir toplumun ve ülkenin; içinde bulunduğu dönemin koşullarında ve geleceğe yönelik tasarımında çoğu zaman görünmez kahramanlar olan öğretmenlerimiz; bu süreçte toplumunun kültürel dokusuna referansla sorumluluklarını binbir emek ve özveriyle ifa etmektedirler. Öte yandan, toplumunun mevcudiyetine ve kaderine yönelik böylesine manevi ve stratejik bir noktada konumlanan öğretmenlerimizin; dünyada eğitim-öğretim, bilgi ve iletişim, teknoloji ve bilim alanında yaşanan gelişmeleri ve yeni yönelimleri takip ederek bunları her biri bir fidan olarak karşılarına gelen öğrencilerin hayatlarına katmaları gerekmektedir. Öğretmenlik, bu anlamda genç dimağlar ile bilgiyi, teknolojiyi, değeri, düşünceyi ve davranış kodlarını buluşturması arzu edilen bir kavşak noktasında yer almaktadır. Bu noktalardan hareketle; her zaman ve koşulda geçerli olacak ideal bir öğretmen profili çizmek yerine; çağın gereklilikleri ile donanmış ve daha önemlisi idealleri olan öğretmenler yetiştirmek hepimizin en temel ve vazgeçilmez sorumluluk alanı içinde bulunmalıdır.
Tarihsel bağlamda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e “Başöğretmenlik” unvanının verilmesinin tarihsel durağı da olan 24 Kasım, aynı zamanda eğitimin toplumların mukadderatındaki rolünün daha büyük ölçüde idrak edilmesinin ve topyekûn bir eğitim seferberliği iradesinin yansıması olarak da tecelli etmiştir. Bu minvalde, kutsal bir meslek ve yaşam biçimi olan öğretmenlik, insanlığın ortak bilgi ve teknoloji üretimine katılmanın da en temel anahtarı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu duygu ve düşüncelerle; kendilerini fikri hür, vicdanı hür ve irfanı hür nesillerin yetişmesine adayan tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü canıgönülden kutluyorum.
Prof. Dr. Sait BİLGİÇ
Rektör