Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinin konuğu olarak Samsun’a gelen Erzurum Teknik Üniversitesi (ETÜ) Kurucu Rektörü ve Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Üyesi Prof. Dr. Muammer Yaylalı, “Üniversitelerin ve Üniversite Öğrencilerinin Gelecek Vizyonu” başlıklı söyleşisiyle öğrencilere hitap etti.
OMÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen etkinliğe; Samsun Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Selahattin Kaynak, OMÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Ebül Muhsin Doğan ile Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Özgür Özaydın, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Söyleşi öncesi, ETÜ Kurucu Rektörü ve YÖK Üyesi Prof. Dr. Muammer Yaylalı’nın öz geçmişi katılımcılarla paylaşıldı. Ardından kürsüye davet edilen Prof. Dr. Muammer Yaylalı “Bilen, tecrübesi olandır. Ben de tecrübe ve birikimlerimi sizlerle paylaşacağım” diyerek söyleşisine başlarken üniversitede eğitim alan bireyin kendisine öncelikle bir hedef belirlemesi gerektiğini vurguladı.
Üniversite öğrenciliği döneminden bahseden YÖK Üyesi Yaylalı “Orta Doğu Teknik Üniversitesi İşletme Bölümünde okurken, öğrencilerin yol haritalarını belirlemeleri için Üniversitemiz etkinlikler düzenliyordu, niteliklerine bakılmak suretiyle öğrencilerin eğilimleri tespit ediliyordu. Üst düzey yöneticiler gelip öğrencilerle mülakatlar yapıyordu. Ben de o dönemde hedefimi belirledim ve akademisyen olmaya karar verdim. İşletme Fakültesinde bir tek benim lambam yanardı. Bana hiç ilham gelmedi, ne öğrendiysem çalışarak, emek vererek öğrendim. Güneş doğduktan sonra eve giderdim.” diye konuştu.
İnsanın kendi kendine yetebilmesinin önemine değinen Prof. Dr. Yaylalı, devamında öğrencilere seslenerek “Hedefiniz üniversiteli olmaktı ve bunu başardınız, bundan sonra ise önde bitirmeniz önemli. Eğer kendinizi iyi donatırsanız, hiçbir zaman ve hiçbir yerde emin olun sıkıntı yaşamazsınız. Kaynaklarımızı iyi, etkin ve verimli kullanmalıyız. Yani iktisadi dille söylersek o üretim eğrisini dışa doğru kaydıracağız. İşte bu, üretim kapasitesini arttırmak demektir. Bunun yolu, sahip olduğumuz kaynakları tam ve verimli kullanmamızdan geçiyor. Kaynak kıtlığına asla inanmam, kaynakların yanlış kullanımı vardır. Dolayısıyla sizi zirveye taşıyacak işe odaklanmalısınız. Zirveye çıkarken de boynuz kulağı geçmeli. Bunun yanı sıra dil olmazsa olmazlardan. Akademik kariyer de düşünseniz, özel sektörü de hedefleseniz yabancı dil bilip bilmediğiniz önemli bir kıstas olacak. Henry Ford’a sormuşlar: ‘Bu kurumu bu kadar kısa sürede nasıl bu hâle getirdin?’ Kendisi de ‘Benden nitelikli insanları istihdam ederek…' demiş. Yani donanımlı ve kendini sürekli yetiştiren insanlarla zirveye çıkabilirsiniz. Bu durum ister kamuda olsun, isterse özel sektörde olsun her zaman geçerli olacak. İyi öğrenci olursanız, mezun olduktan sonra ailenize, yaşadığınız kente, bölgeye ve nihayetinde de ülkeye katkıda bulunursunuz. Nobel alan Aziz Sancar, Cerrahpaşa Tıpı birincilikle bitiriyor, yani demem o ki iyi olmak da o kadar kolay değil, çok sıkı çalışmanız gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
Söyleşisinde Türkiye’deki üniversiteler hakkında görüşlerini paylaşan YÖK Üyesi Yaylalı, her ilde üniversite olmasını, maddi durumu yetersiz öğrenciler açısından değerlendirildiğinde olumlu bulduğunu belirterek “Her ilde üniversite olması gayet güzel bir gelişme zira bazı öğrencilerin imkânı yok, başka bir şehre gidemiyor. Farklı illerde üniversitelerimiz mevcut, öğrenciler de zaten imkânları dâhilinde kendi memleketinde yahut farklı bir şehirde okuyabiliyor. Her ilde üniversiteyi anlarım da bu üniversitelerde her bölümün olmasını asla ve kata anlamam. ETÜ Rektörü olarak atandığımda tıp fakültesi açacak mısın? diye sordular. Ne tıp fakültesini açarım ne de öğrenci sayısını arttırırım dedim. Ben hiçbir zaman öğrenciye müşteri gibi bakmadım.” dedi.
Konuşmasında üniversitelerdeki fakülteler ve bunların gelecek vizyonları üzerinde duran Prof. Dr. Yaylalı, bu sürece dair “Üniversitelerin de sağlık bilimleri, sosyal bilimler, teknik bilimler gibi kendi içinde sınıflandırılmaya tabi tutulması lazım. Biz tıp fakültesini neden açmadık? Tıp ve diş hekimliği fakültelerinin olduğu bütün üniversitelerde öbür birimler hep aşağıda kalıyor ve bütçede de aslan payını bunlar alıyor. Örneğin Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi yahut Bilkent Üniversitesinde tıp ve diş hekimliği fakülteleri olmadığı için bütün birimler zirvede. Dolayısıyla üniversitelerin bu şekilde değerlendirilmesi gerektiğini düşünenlerdenim.” değerlendirmesinde bulundu.
Söyleşi, hatıra fotoğrafıyla sona erdi.