Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Üst Yönetimince başlatılan eğitimde revizyon ve iyileştirme çalışmaları bütün yoğunluğuyla devam ederken bu sürece Eğitim Fakültesi de dâhil oldu.
Şimdiye kadar fakültelerin ağırlıkta olduğu birçok birimin temsilcileriyle bir araya gelen Rektör Prof. Dr. Yavuz Ünal öncülüğündeki OMÜ Üst Yönetimi, bu kez Eğitim Fakültesi yöneticileriyle revizyon hamlesinin detaylarını ve işleyişini ele aldı.
Rektörlük Toplantı Salonu’nda Rektör Prof. Dr. Yavuz Ünal başkanlığındaki toplantıya; Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Recep Sancak, Prof. Dr. Fehmi Yazıcı ile Prof. Dr. Cengiz Batuk, Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hamza Çalışıcı, Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Süleyman Yaman ve Dr. Öğr. Üyesi Şener Şentürk iştirak etti.
Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hamza Çalışıcı, toplantının başında yaptığı sunumla OMÜ Üst Yönetimini bilgilendirdi. Dekan Çalışıcı, sunumunda; Fakültenin akademisyen ve öğrenci profili, ders programları ve çıktıları, yeni müfredat çalışmaları, yeni dönemde OMÜ’yü tercih eden öğrencilerin istatistiki verileri, gelişim ile dönüşüme kaynaklık ve rehberlik edecek öngörü ve stratejileri paylaştı.
2020 yılındaki akademik faaliyetler ve program çıktıları hakkında ayrıntılar sunan Dekan Prof. Dr. Çalışıcı “Program çıktılarını ve ders kataloglarını güncelleyip hepsini tekrar elden geçirdik. 2020 yılı Temmuz ayında Yüksek Öğretim Kurulunun (YÖK) yetki devriyle müfredat düzenlemesi, fakülte yönetimlerine bırakıldı. Dolayısıyla neler yaptığımız ve yapacağımıza dair ciddi anlamda bir çalışmamız var. Yüzde 50 alan eğitimi, yüzde 30 meslek bilgisi dersleri ve yüzde 20 de genel kültür dersleri olmak üzere ve bu çerçeveyi korumak kaydıyla müfredatın içeriğini bizler dolduracağız. Bu düzenlemeye uygun olarak da diğer üniversiteler, Millî Eğitim Müdürlüğü ve dış paydaşlarımızla yaptığımız çalışmalar mevcut. Hatta nasıl destek olabilirler diye Ziraat Fakültesiyle görüştük.” dedi.
8 aktif bölümle eğitim-öğretime devam ettiklerini belirten Dekan Çalışıcı, aktif olarak 4 bin 740 öğrenciye sahip olduklarını, bu dönem itibarıyla da 4 bin 200 civarında öğrencinin Fakülteye kayıt yaptırdığını söyledi. Sunumunda ayrıca, 2020 yılında bölümlerdeki öğretim elemanlarının ulusal ve uluslararası yayın sayıları, Fakültenin düzenlediği sempozyum, panel vb. akademik etkinliklerden bahseden Prof. Dr. Çalışıcı, mevcut programların yenilenmesi hususunda bir mutabakat aradıklarına işaret ederek şunları ifade etti: “Millî Eğitim Müdürlüğünden yetkililerle görüştük. Millî Eğitimde çalışan aktif ve başarılı öğretmenlerden mezun verdiğimiz her bir program bazında görüşler alacağız. Bu görüşmelerimizi de çalıştay formatında daha kapsamlı hâle getirip MEB’teki öğretmenlerimizi Fakülte akademisyenlerimizle buluşturmayı planlıyoruz. Yani müfredatın biçimlenmesinde öğretmenlerin fikirlerinden yararlanacağız. Dahası, Türkiye’nin farklı bölgelerinde görev yapan öğretmenlerin, görüş ve önerilerini de bizlerle paylaşmalarını isteyeceğiz. Örnek vermek gerekirse dijital teknoloji yeterliliğinde öğrencilerimizi daha iyi yetiştirmeliyiz çünkü bu alanda eksiklerimizin olduğunu fark ettik. Zaten pandemi sürecindeki uzaktan eğitimde de bu eksikliği gördük. Dolayısıyla yeni müfredatımızda öğrenci ve akademisyen yeterliliklerimizi üst seviyeye çıkarma amacındayız.”
Ardından Üst Yönetim olarak eğitim revizyonu hakkındaki hedeflerini aktaran Rektör Prof. Dr. Yavuz Ünal da mevcut sistemi kabullenmek yerine, dünyadaki değişen bilgi teknolojileri ve bu alanla ilgili yöntemleri dikkate almak suretiyle bu revizyonu hayata geçirmek istediklerini dile getirdi. Eğitim Fakültesinin revizyon sürecinde görünür olmasını ve öne çıkmasını istediklerini vurgulayan Rektör Ünal, devamında “Eğitim Fakültesinin eğitim konusunda öneriler sunmasını bekliyoruz. Bu noktada strateji geliştirirken kullandığımız bazı parametreler söz konusu. Bunun en başatı ise istihdam alanının beklentisini karşılayan bir mezun yeterliliği ve biz bunu çok önemsiyoruz. Burada istihdam edilecek olanın yani mezunun ve üst iradenin yani devletin bir beklentisi var. Bütün bunları göz önüne alarak öğrencinin yeni bir yeterlilikle yüzleşmesi gerekiyor. Bilinçli bir öğrenci, eğitim alacağı bölümü tercih ederken ‘Ben şu vasıflara sahip bir fizikçi yahut matematikçi olarak mezun olacağım’ diyebilmeli. Eğitim Fakültemiz, Türkiye’nin en eski ve köklü fakültelerinden biri olmakla birlikte Üniversitemizin kurucu fakültelerinden biri konumunda. Hâliyle nitelikli eğitim sunmak için bilinçli tercihi önemsiyoruz. Yani öğrencinin tercihleri arasında OMÜ ilk 3’te yer almalı. Örneğin Türkçe Öğretmenliğinde birinci tercih olarak yerleşen öğrencilerin oranı yüzde 30, bu hakikaten güzel bir tablo. Bizler de zaten ilk tercihte yüzde 35 bandını öngörüyoruz. Bu oranın uzağında olan bölüm ve programlar için de bir vitrin düzenlemesi yapacağız.” diye konuştu.
Rektör Ünal’ın, revizyon sürecinin sacayaklarından biri olan mezun yeterliliğine dair görüş ve değerlendirmelerinin diğer satır başları ise şöyle: “Mezun yeterliliklerini, kendimizle yarışacak şekilde revize edeceğiz. Bu anlamda öğrencilerimize öğrenmeyi öğretmek ve bu süreçteki değişkenleri dikkate almak zorundayız. Yani bu yeterliliklerin olabildiğince şeffaflaştırılması, kristalize edilmesi gerekiyor. Bu çerçevede neyi yapabileceksek buna odaklanmalı ve kamuoyuna şunu söylemeliyiz: ‘Mezun ettiğimiz öğrencilerimiz en azından yüzde 60 oranında söz konusu yetkinliği karşılamaktadır ve biz buna kefiliz.’ Her bir dersin mezun yeterliliğine doğrudan ya da dolaylı katkısının somutlaştırılması ve denetlenmesi gerekiyor. O nedenle önümüzdeki periyotta diğer birimlerimizi de revizyon sürecine katacağız zira bu revizyonu bir varoluş sorunu olarak görüyoruz.”
Konuşmasının ilerleyen bölümlerinde Fakülte Yönetimi ve akademisyenlerinden beklentilerini açıklayan Rektör Ünal, bu yöndeki talep ve temennilerini “Sizden isteğimiz şudur: Diploma veren bütün bölümlerin mezun yeterliliklerinin gerçekleştirilebilecek iddialarla yazılması, ideal olarak değil. Mesela öğretim elemanı, bilgisayar teknolojileriyle ilgili yeterliliği hangi metot ve enstrümanla öğrenciye kazandıracak? Öğretim elemanlarına da elimizdeki bütün imkânlarla destek olacağız. Bu bağlamda atama ve yükselmelerde öğretim elemanının Üniversiteye katkısını başat bir unsur olarak değerlendireceğiz. OMÜ’yü tercih eden öğrencinin, istihdam alanına 5. veya 6. sıradan katılması gerekiyor. 10. sıradan gelen bir öğrenciyi istihdam alanında 40. yahut 50. sıraya düşürdüğümüzde, burada sorun öğrencide değil, bizde demektir. Tercih sıralamasında genel olarak yüzde 50 oranında öne çıkma iddiamız var. Bütün bölümlerde belki mümkün değil, ama bu oranı olabildiğince yükseltmek arzusundayız. Bu minvalde yaptıklarınızın piyasaya çıkarılıp servis edilmesi ve nitelikli öğrencinin peşine düşülmesi gerekiyor ve bu konuda da Üst Yönetim olarak gerekli desteği vereceğiz. Çünkü bu durum kendiliğinden olmayacak, nitelikli ve çalışkan öğrenciyi burs ve teşviklerle ikna etmeliyiz. Bunun yanı sıra, hak etmeyene de diploma verilmesine razı değiliz.” sözleriyle dile getirdi.
‘Girişimci Üniversite’, ‘Yeşil Üniversite’ gibi sıralamalarda sıçrama yapmak için taahhütleri yerine getirmek zorunda olduklarını vurgulayan OMÜ Rektörü, bu kriterlerle ilgili olarak Eğitim Fakültesinin rol ve sorumluluklarına değinerek “Bu doğrultuda Eğitim Fakültesinin bir uzman görüşünün olması ve buna yönelik bir rapor hazırlaması gerekiyor. Yani Fakültemiz öncü ve girişimci olmalı ve bizler de zaten bu hususlarda kendilerine başvurmak arzusundayız. Hasta olduğumuzda nasıl Tıp Fakültesi akla geliyorsa eğitim söz konusu olduğunda bu fakültemiz kendini göstermeli. Örneğin yayın konusunda Eğitim Fakültesinin müthiş bir potansiyeli var. Belki de atıf alma şansı en yüksek yayın alanlarına sahipsiniz. Deyim yerindeyse yürüyebilenin, oturanı kaldırması lazım. Sadece yürüyenin koşmasını bekliyoruz ancak yürüyen aynı zamanda oturanı harekete geçirmeli. Nisan ayı gibi bu süreçle alakalı bir görüş çıkmasını bekliyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Fehmi Yazıcı ise YÖK’ün yetki devrini önemli bir gelişme ve fırsat olarak nitelendirerek revizyona ilişkin “Artık YÖK’ün bu kararıyla bütün sorumluluk ve uygulamalar size ait olacak. Mesela YÖK’ün çerçeve yeterlilikleri var ama bunlara bağlı kalmadan gerçek manada ‘Öğretmen nasıl seçilmeli?’ noktasını da bu sürece ekleyerek hareket edilmelidir diye düşünmekteyim. Öğretmenlik yetenek işi, herkes öğretmen olamaz. Bu detayları göz önüne alarak çalışmalarımıza yön vermek durumundayız zira eğitim çok ciddi bir iş. Bu süreç tamamen sizlerin ellerinde olgunlaşacak. Öte yandan YÖK’ün yetki devri de bu anlamda sizler için bir fırsat.” ifadelerini kullandı.
Toplantıda söz alan bir diğer Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Recep Sancak, bilimsel yayınların teşvik edilmesi ve öğretmen istihdamında önemli bir faktör olan Kamu Personel Seçme Sınavı’na (KPSS) atıfta bulunarak “Aynı gerçekliği Tıp Fakültesinde biz de yaşıyoruz. Biliyorsunuz, Tıp eğitiminden sonra mezunlar Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı’na (TUS) giriyorlar. Sistem böyle işliyor, sizler de bu anlamda KPSS için müfredata seçmeli dersler ekleyebilir hatta kurslar verebilirsiniz. KPSS’yi çok iyi analiz edebilecek akademisyenleriniz var. Böylelikle KPSS’de başarı oranımız daha da yükselebilir. Bu girişimler, OMÜ’nün tercih edilebilirliğine olumlu yansıyacaktır kanaatindeyim.” açıklamasında bulundu.
Toplantıda daha sonra Eğitim Fakültesi bölüm ve ana bilim dalı başkanları, revizyon hakkındaki izlenim, fikir ve değerlendirmelerini Google Meet uygulaması üzerinden OMÜ Üst Yönetimiyle paylaştı.