Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Veteriner Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Duygu Dalgın, 'Buzağı Can Sütü' projesi ile hayvanların doğumundan sonra anneden ilk 24 saatte elde edilen ağız sütünü toz hâline getirdiklerini belirterek, "Eğer annenin ağız sütü zayıfsa, onun yerine yavruya bu veriliyor ve böylece sağlıklı bir buzağı yetiştirme imkânı elde ediliyor. Ayrıca sporcu tozlarında, bebek mamalarında ve bağışıklık ürünlerinde sıklıkla kullanılan bir ürün." dedi.
OMÜ Veteriner Fakültesi İç Hastalıklar Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Duygu Dalgın, hayvanların doğumundan sonra anneden ilk 24 saatte elde edilen ağız sütünün, 'Buzağı Can Sütü' projesi ile toz hâline getirildiğini ve böylece daha uzun ömürlü olduğunu söyledi.
Elde edilen toz ürünün, anneden yetersiz beslenen buzağıların beslenmesi için kullanıldığını vurgulayan Prof. Dr. Dalgın, devamında şu bilgileri paylaştı:
"Ağız sütü; insanın, hayvanın ya da tüm memelilerin doğumdan sonraki ilk 24 saatte immunglobulin [Antikor (antibody) veya immunglobulin; doğada bulunan maddelerin veya canlılara ait hücrelerin üzerinde bulunan ve vücudumuz tarafından tanınan antijen ismindeki biyolojik maddeleri tanıyıp bağlanabilen karmaşık moleküller] dediğimiz bağışıklık molekülleri ile bezenmiş, son derece kıymetli bir süttür. Protein oranı çok yoğundur. Buzağılar, anneden tamamen bağışıksız olarak doğarlar. Aldıkları ağız sütü ile çevremizdeki enfeksiyonlara karşı korunurlar. Eğer anneden aldıkları ağız sütü zayıfsa ki birinci, ikinci doğumunu yapan annelerde yahut ameliyat olan ya da kuruda fazla kalan ve iyi beslenemeyen annelerde bu süt zayıf olabilir. Bu nedenlerle annelerin ağız sütü çok besleyici olmayabiliyor. Buna bağlı olarak da buzağı ishallerini çok görüyoruz. Buzağı ekonomisinin önemli bir kaybı olan buzağı ishalleri, Türkiye'nin de çok ciddi bir problemi. Avrupa'da birçok ülkede bu kaliteli ağız sütleri, kurutularak süt tozu hâline getiriliyor. Eğer annenin ağız sütü zayıfsa onun yerine yavruya bu veriliyor ve böylece sağlıklı bir buzağı yetiştirme imkânı elde ediliyor. Ayrıca sporcu tozlarında, bebek mamalarında ve bağışıklık ürünlerinde sıklıkla kullanılan bir ürün."
Buzağı Can Sütü projesinde elde edilen üründeki protein kaybının yüzde 2 olduğunu, yurt dışında üretilen ürünlerde ise yüzde 12 olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Dalgın, "Kolostrumun (meme salgısı) sütünü tozlaştırmak, süt tozu gibi değil. Çok daha zor bir teknoloji. Çünkü içerisindeki moleküller, son derece nazik moleküllerdir. Onları öldürmeden toz hâline getirmek, son derece kıymetli bir işlem ve Türkiye'de bu yoktu. Dünyada pek çok ağız sütü üreticisi var. Çin'de, Kanada'da en büyük endüstriyel kuruluşlar var. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa'da da var ancak hiç kimse, ıslak kolostruma hangi derece basınçla muamele edileceği noktasını açığa vurmuyordu ve bizler de bunun için yola çıktık. Burada çok ciddi hayvan potansiyeli ve değerimiz var. Dahası bilgi ve insan kıymetimiz var. 'Yapamayacağımız bir şey değil' diye yola çıktık. Türkiye'de yerli bir cihaz ürettik ve bu teknolojiyi çözdük ve ona vâkıf olduk. Hatta o kadar çözdük ki bizim ürettiğimiz kolostrumdaki kayıp, yurt dışındaki en büyük üreticiden çok daha az görüldü ve çok kaliteli bir noktada projemizi nihayete erdirdik. Ülkemizde de bunu üretme noktasına geldik." diye konuştu.