OMÜ; Savaş, Göç, Travma ve Psikolojik Etkileri İnceledi
19 Nisan 2021, Pazartesi - 10:06
Güncelleme: 19 Nisan 2021, Pazartesi - 18:37

Ondokuz Mayıs Üniversitesinde (OMÜ) eğitim öğretimine devam eden Suriyeli öğrencilere yönelik “Savaş, Göç, Travma ve Psikolojik Etkileri” başlıklı çevrim içi (on-line) etkinlik düzenlendi.

Samsun Üniversitesi (SAMÜ) Psikoloji Bölümü öğretim üyesi Dr. Öğr. Üyesi Ertuğrul Taş’ın konuk olduğu etkinliğe; başta Suriyeli öğrenciler olmak üzere OMÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Selim Eren, OMÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) İşletme Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. İdris Varıcı ve göç dersi alan Sosyoloji Bölümü öğrencileri katıldı.

Programın moderatörlüğünü; "Suriyeli Yükseköğrenim Öğrencilerine Yönelik Danışmanlık” projesi kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı tarafından atanan ve Suriyeli burslu öğrencilerin akademik danışmanlığını yürüten Doç. Dr. İdris Varıcı üstlendi.

Doç. Dr. İdris Varıcı “Göçmen olma, insanları dezavantajlı konuma sürüklüyor”

Açılış konuşmasını gerçekleştiren Doç. Dr. İdris Varıcı, hangi ülkede olursa olsun göçmen olmanın insanları dezavantajlı konuma sürüklediğini belirterek “Suriyeliler özelinde Türkiye’deki göçmenlerin kadın ve çocuk ağırlıkta olduğunu görmekteyiz ki zaten kadınlar ve çocuklar dezavantajlı gruplar içinde yer alıyor. Dolayısıyla dramatik bir şekilde savaştan kaçıp ülkemize gelen Suriyeli kadın ve çocukları düşündüğümüzde, hayatta kalma mücadeleleri adına ne zorluk ve sıkıntılar yaşayabileceklerini tahmin edemeyiz. Bütün bunlar göz önüne alınırsa insani olarak desteğe ihtiyaç duyuyorlar.” dedi.

“Geleceğe olumlu bakabilme ve hayata tutunabilme adına bu öğrencilerin desteğe ihtiyacı var”

Yaşanan travmaların, göçmenlerin ruhsal durumunu sarsdığına işaret eden Doç. Dr. Varıcı, devamında “Göçmen olmanın dezavantajlarını bilerek göç etmek zorunda kalan ve ülkemizde eğitimini devam ettirmeye çalışan bu öğrenciler için Türkiye âdeta ikinci vatan hâline geldi. Birçoğu da hayata sıfırdan başlarken Suriye’de yaşadıkları travmalarla birlikte göç sonrası karşılaştıkları sosyolojik ve kültürel farklılıklar ile ekonomik güçlükler, bu insanların ruh sağlığını da etkileyebilecek duruma geldi. Bu anlamda göçmen öğrencilerin ruh sağlıklarının yerinde olması, geleceğe olumlu bakabilme ve hayata tutunabilme adına büyük önem taşıyor. İnsanlık gereği olarak da desteğe ihtiyaçları var.” değerlendirmesinde bulundu.

Davetli konuşmacı Dr. Öğr. Üyesi Ertuğrul Taş “Savaş sonrasında kaybolan sosyal dokunun yeniden oluşturulması uzun bir zaman alıyor"

Savaş ve göçün insanda bıraktığı etkiler üzerinde duran davetli konuşmacı Dr. Öğr. Üyesi Ertuğrul Taş ise “İnsanı antropolojik olarak dört açıdan ele alabiliriz. Başta biyolojik anlamda olmak üzere insan, sosyal ve psikolojik bir varlıktır. Toplumun bir üyesi olarak hayatına devam eden insan, saydığımız bu nitelikler olmadığında yaşayan bir et yığını hâline dönüşür. Savaşın organize bir şiddet olduğunu; hayati tehlike, aşırı stres ve korku yarattığını ve insanları çaresizlik içerisinde bıraktığını dünyanın dört bir yanında yaşanan örneklerle maalesef görmekteyiz. Özellikle yok olma düşüncesi ve aşırı çaresizlik insanları göçe zorluyor. Savaş sonrasında kaybolan sosyal dokunun yeniden oluşturulması ise uzun bir zaman alıyor.” ifadelerini kullandı.

“Göç, bir insanlık sınavıdır”

Suriye’de yaşanan birçok olayın barbarlık olarak nitelendirilebileceğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Taş, mağdur olan insanların rehabilitasyonu açısından yürütülecek faaliyetlere dair şöyle konuştu: “Bu barbarlık ve şiddet karşısında insanlar, hayatta kalma içgüdüsü ile doğal olarak beklemeden, aniden her şeyi bırakarak kendi sosyal çevresinden ve ortamından uzaklaşıyor. Göç, bir insanlık sınavıdır ve göçen insanların başka bir ülke tarafından kabulü, savaş esnasında yaşam mücadelesi adına hukuksal bir sorumluluğu barındırmakta. Savaş nedeniyle göç edenleri tekrar topluma katmak ve bu insanlara hukuki statü kazandırmak gerekiyor. Bunların yanı sıra, aile hayatını ön plana çıkaran barınma yerlerinin oluşturulması, sosyal dokuya entegre olmalarını kolaylaştıran uygulamaların ortaya konulması ve psikolojik ihtiyaçlarının giderilmesini de diğer çalışmalar olarak sıralayabiliriz.”

Prof. Dr. Selim Eren “Göç eden insanlar, potansiyellerini en üst seviyede kullanmalı”

Öğrencileri ile birlikte etkinliğe katılan Prof. Dr. Selim Eren de yaptığı kısa konuşmada; göç eden Suriyeli insanların gelecekten umutlu olmaları gerektiğini belirterek “Göç etmek zorunda kalan Suriyeli insanların sürekli olumsuz bir hava içerisinde olmamaları, gelecek açısından önem arz ediyor. Aksine, negatif düşüncelerden arınıp potansiyellerini en üst seviyede kullanarak hem kendilerine hem de topluma katkıda bulunmaları mümkün.” sözlerine yer verdi.

X
Secure Login

This login is SSL protected