İlki OMÜ’de Gerçekleştirilen “Ulusal Yaban Hayatı Çalıştayı” Başladı
28 Haziran 2024, Cuma - 16:00
Güncelleme: 15 Temmuz 2024, Pazartesi - 02:15

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Yaban Hayatı Araştırmaları Enstitüsü tarafından düzenlenen “1. Ulusal Yaban Hayatı Çalıştayı” Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde Türkiye'nin farklı bölgelerinden çok sayıda uzmanın katılmasıyla başladı.

İki gün sürecek çalıştayda İklim Değişikliği ve Biyoçeşitliliğin Sürdürülebilirliği, Yaban Hayatı Popülasyon Yönetimi ve Koruma Biyolojisi ile Yabani Hayvan Hastalıkları ve Rehabilitasyonu üzerine sunumlar gerçekleştirilecek.

Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen programa Rektör Prof. Dr. Yavuz Ünal, Doğa Koruma ve Milli Parklar 11. Bölge Müdürü Resul Doğan, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Terzi, Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Tütüncü, Yaban Hayatı Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hatice Özlem Nisbet, Tarım ve Orman Bakanlığı yetkilileri, Türkiye'nin farklı bölgelerinden akademisyenler ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri katıldı.

"Ekosistemi tehdit eden, zararlar oluşturabilecek gelişmeler yaşanıyor"

Çalıştayda konuşma yapan Rektör Prof. Dr. Yavuz Ünal, "Yaban hayatı araştırmaları artık erdem olmaktan çıktı. İnsanların insanlık adına yaptıkları zorunlu bir çalışma alanına dönüştü. Nedeni, artık insan kendi kıyametini zorluyor. Özellikle sanayi devrimi ile başlayan ve bitmeyen, tükenmeyen kazanma, hükmetme, işgal etme çabası sadece insanları değil kâinattaki zinciri de kırmaya başladı. Bugün sokak hayvanları diye bir sorun konuşuluyorsa, bir tehdit olarak görülmeye başlanıldıysa aslında bunun arkasında sorumsuz insan var. Dünyanın parasını vererek aldığınız bir hayvanı biraz sonra çok rahatlıkla sokağa bırakabiliyorsunuz. O hayvanın ne yaşadığı, o coğrafyada yaşayan insanların ne yaşadığını hesap etmeksizin ekosistemi parçalayan, ekosistemi kıran ilgili bir durum ortaya çıkıyor.” diye konuştu.

Yaban hayatı araştırmalarının artık zorunluluk hâline dönüştüğünü belirten Rektör Ünal, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“İnsanlık için, kâinat için bir zorunluluk hâline gelmiştir. Ekosistemin yeniden kurgulanması açısından bir zorunluluk hâline dönüşmüştür. Türkiye'nin birtakım avantajları var. Türkiye, elindeki bu hazine ile yaban hayatı konusunda odak noktasına dönüşebilir. Zengin habitat ve cinsleri var. Veri işlemeciliği yapılamadığı sürece bu veri yük olarak kalıyor. Ekosistemi tehdit eden zararlar oluşturabilecek gelişmeler yaşanıyor. Balık çeşitliliği konusunda zengin bir ülkeyiz; ama biraz özelliklerinden hareketle İsrail Sazanı diye belirtilen bir tür bütün varlığı tehdit ediyor. Kendisinin hiçbir besin değeri yok, hiçbir özelliği yok; ama kendi dışında bütün varlığı tehdit eden bir noktaya geldi. İsrail Sazanı üzerinde örnek veriyorum; ama diğer benzer konularda da aynıdır.”

"Yaban hayatı, biyolojik çeşitliliğin önemli bir parçası"

Doğa Koruma ve Milli Parklar Samsun 11. Bölge Müdürü Resul Doğan ise Türkiye'nin 12 bin 100 bitki, 175 memeli, 500 kuş, 403 balık ve 146 sürüngen türüne ev sahipliği yaptığına dikkati çekti.

Bu zenginliğin Avrupa kıtasındakinden fazla olduğunun altını çizen Doğan, şunları kaydetti:

"Yaban hayatı, biyolojik çeşitliliğin önemli bir parçasını oluşturuyor. Günümüzde bu çeşitlilik, insan faaliyetleriyle giderek daha fazla tehdit altındadır. Habitat kaybı, iklim değişikliği, yasa dışı avlanma ve çevre kirliliği gibi faktörler birçok türün hayatta kalma mücadelesini zorlaştırıyor. Yaban hayvanlarının doğal habitatlarının korunması ve insanlarla etkileşimlerinin yönetilmesi, hayati önem taşımaktadır. Bu noktada milli parklar, tabiat parkları, sulak alanlar, tabiat koruma alanları, yaban hayatı geliştirme sahaları, yaban hayatı koruma sahaları oluşturuyoruz. Av yasakları ile insan etkileşiminden uzaklaştırdığımız yaban hayvanlarını üremeleri için koruma altına alıyoruz.

"Dünya nüfusu artıyor, doğal kaynaklar hızlıca tüketiliyor"

OMÜ Yaban Hayatı Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hatice Özlem Nisbet ise "İnsan nüfusu son 200 yılda katlanarak 2024 itibarıyla 8 milyarı aşmış durumda ve hızla artmaya devam ediyor. Bu artış, doğal kaynakların gezegendeki milyarlarca insan tarafından her zamankinden daha hızlı tüketilmesi anlamına geliyor. Özellikle iklim değişikliği, habitatın parçalanması ve kirlenmesi, istilacı türlerin girişi, kontrolsüz balıkçılık ve kaçak avcılık, biyolojik çeşitliliğin kaybı ve doğal ortamların bozulması, bu gezegendeki tüm yaşamı destekleyen ekosistem çeşitliliğini tehdit etmektedir. Ekosistemdeki değişiklikler, insanlar, hayvanlar ve ortak çevremiz için olumsuz sağlık sonuçlarına yol açan bulaşıcı ve zoonoz hastalıkların ortaya çıkmasına da neden olmaktadır. Yaban hayatı, dünya ekosistemlerinin ayrılmaz bir parçasıdır ve doğanın süreçlerine denge ve istikrar sağlar. Yabani hayatını korumanın amacı, bu türlerin hayatta kalmasını sağlamak ve insanları diğer türlerle sürdürülebilir bir şekilde yaşama konusunda eğitmektir." ifadelerini kullandı.

“Son 2 yılda ortalama 30 bin hastaya hizmet verdik”

Son olarak OMÜ Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Tütüncü de “Böyle önemli bir etkinlikte sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyuyoruz. Yaban Hayatı Araştırmaları Enstitüsü tarafından düzenlenen bu etkinliğin siz değerli bilim insanlarına ciddi anlamda kazanımlar sağlamasını diliyorum. Özellikle programın düzenlenmesinde katkıları ve yaban hayatı konusunda önemli akademik çalışmaları olan Prof. Dr. Hatice Özlem Nisbet hocamıza da teşekkür ediyorum. Rektörlüğümüz destekleriyle son yıllarda Hayvan Hastanemizde çok sayıda yaban hayvanını tedavi ederek onların tekrar doğaya kavuşmasını sağladık. Son 2 yılda ortalama 30 bin hastaya hizmet vererek bölgede önemli sağlık kuruluşu olmaya devam ediyoruz. Ayrıca fakültemizin yeni hizmet binasına taşınmamız ile eğitim ve araştırma kalitemizi artırmayı hedefliyoruz.” dedi.

Çalıştayda, açılış konuşmalarının ardından uzmanlar tarafından sunum yapıldı.

X
Secure Login

This login is SSL protected