OMÜ Ornitoloji Araştırma Merkezinde görevli Doç. Dr. Kiraz Erciyas Yavuz: "Hızlı nüfus artışı, sürdürülemez üretim ve tüketim, buna bağlı teknolojik gelişme ile iklim değişikliğinin olumsuz etkileri gibi doğrudan ve dolaylı etkenler nedeniyle sulak alanlar günümüzde en fazla tehdit altında olan ekosistemlerdir" dedi.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ornitoloji Araştırma Merkezinde görevli Doç. Dr. Kiraz Erciyas Yavuz, doğrudan ve dolaylı etkenler nedeniyle sulak alanların en fazla tehdit altında olan ekosistemler olduğunu bildirdi.
Doç. Dr. Yavuz, 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, her yıl farklı bir tema ile kutlanan Dünya Sulak Alanlar Günü'nün bu yılki temasının "Ortak geleceğimiz için sulak alanları korumak" olduğunu belirtti.
Dünya genelinde hızla kaybedilen sulak alanların önemine dikkati çekmek ve sulak alanları korumak için farkındalık oluşturmak amacıyla Dünya Sulak Alanlar Günü'nün kutlandığına işaret eden Yavuz, "Ramsar Sözleşmesi kapsamında Ramsar alanı ilan edilen dünya genelinde 2 bin 400'den fazla sulak alan bulunmaktadır. Toplam kapladıkları yüzey alanı 2,5 milyon kilometrekareden daha fazladır. Bu alanlardan 14'ü ülkemizdedir. Kızılırmak Deltası, Sultansazlığı, Seyfe Gölü, Uluabat Gölü, Manyas Gölü, Gediz Deltası, Burdur Gölü, Göksu Deltası, Akyatan Lagünü, Yumurtalık Lagünü, Kuyucuk Gölü, Meke Maarı, Kızören Obruğu ve Nemrut Kalderası sulak alanların nadir ve benzersiz özellikleri ve barındırdıkları tür çeşitliliği ve zenginliği bakımından önemli olan alanlar Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından Ramsar alanı olarak tescil edilebilmektedir." ifadelerini kullandı.
Sulak alanların insan refahı ve biyolojik çeşitlilik açısından hayati öneme sahip olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Kiraz Erciyas Yavuz, şöyle devam etti:
"Dünyadaki karasal yüzeyin sadece yüzde 6'sını kaplamalarına rağmen tüm bitki ve hayvan türlerinin yüzde 40'ı sulak alanlarda yaşamakta veya üremektedir. Sulak alan biyoçeşitliliği sağlığımız, gıda tedarikimiz, turizm ve istihdam için önemlidir. Hızlı nüfusu artışı, sürdürülemez üretim ve tüketim, buna bağlı teknolojik gelişme ile iklim değişikliğinin olumsuz etkileri gibi doğrudan ve dolaylı etkenler nedeniyle sulak alanlar günümüzde en fazla tehdit altında olan ekosistemlerdir. Sadece 50 yıl içinde dünyadaki sulak alanların yüzde 35'i kaybedilmiştir. Sulak alanların kaybına yol açan insan faaliyetleri arasında tarım ve inşaat için drenaj ve dolgu, kirlilik, aşırı avlanma ve kaynakların aşırı kullanımı, istilacı türler ve iklim değişikliği yer almaktadır."
OMÜ’nün de Akdeniz bölgesinde yer alan ramsar alanlarının korunmasında iş birliği kurulan taraflardan birisi olduğunu belirten Doç. Dr. Yavuz, şunları kaydetti:
"OMÜ Ornitoloji Araştırma Merkezi, sulak alanların korunması için Tour du Valat Araştırma Enstitüsü öncülüğünde Fransa Kalkınma Ajansı finansal desteği ile Akdeniz'deki sulak alanların korunması, sürdürülebilir kullanımı ve restorasyonu ile ilgili bir projenin ortağıdır. Çeşitli eğitimlerle sulak alanlar ve işlevleri tanıtılmakta, etkin izleme yöntemleri geliştirilmekte, korunması ve restorasyonuna yönelik adımlar atılmakta, kapasite güçlendirme faaliyetleri yapılmaktadır. Sürdürülebilir bir yaşam ve gelecek için sulak alanların korunmasına yönelik faaliyetlerin yaygınlaştırılması, iş birliklerinin artırılması oldukça önemlidir."