Her yıl Mart ayının 14’ünde kutlanan, Türkiye’de tıp alanında çalışanların hizmet sorunlarının tartışıldığı ve bilime katkılarının ödüllendirildiği bir anma ve kutlama günü olan Tıp Bayramı, Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ)Tıp Fakültesi ve Samsun Tabip Odası’nın iş birliği ile düzenlenen program kapsamında kutlandı.
14 Mart Tıp Bayramı’nın 191. yıl etkinlikleri Cumhuriyet Meydanı’ndaki Atatürk Anıtı’na çelenk bırakılmasıyla başladı ve Tıp Fakültesi Mavi Salon’da devam etti.
Tıp Fakültesi’ndeki Mavi Salon’da gerçekleştirilen 14 Mart Tıp Bayramı kutlamalarına; Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç, OMÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü ve Erişkin Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Recep Sancak, Tıp Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Özcan Yılmaz ve Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Levent Güngör, Samsun Tabip Odası Başkanı Dr. Murat Erkan, diğer fakülte dekanları, öğretim üyeleri, emekli öğretim üyeleri, asistanlar, öğrenciler ile Tıp Fakültesi personeli katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın söylenmesinin ardından başlayan kutlama programında ilk olarak söz alan Tabip Odası Başkanı Dr. Murat Erkan, genel olarak Türkiye’deki sağlık ortamı ve hekimlerin durumları ve bunlarla ilgili problemleri ele aldığı değerlendirmesinde, Tabip Odası olarak bu yıl kutlanan 14 Mart Tıp Bayramı’nın sağlık alanında yeni bir başlangıcın adımı olmasını temenni ettiklerini belirtti. Dr. Erkan, ayrıca Samsun’da saldırıda hayatını kaybeden doktorlar Dr. Aynur Dağdemir ve Dr. Kamil Furtun’u da anarak her şeye rağmen hekimlerin zorluklara göğüs gererek yaptıkları işin hakkını vermeye devam ettiklerini sözlerine ekledi.
Başhekim Prof. Dr. Recep Sancak da görseller eşliğindeki sunumunda Selçuklu ve Osmanlı dönemindeki tıbbi yaklaşımlardan söz etti ve Birinci Dünya Savaşı’nda hizmet eden ve şehit olan tıbbiyeli öğrenci ve hekimleri yâd ederek onların hikâyelerini paylaştı. Prof. Dr. Sancak, Cumhuriyet’in kurulmasıyla Türkiye’de sağlık ve tıpta yaşanan gelişim ve dönüşümden de örnekler verdiği konuşmasını “Bu meşaleyi daha da ileri götüreceğiniz ümidi ile hepinizin 191. Tıp Bayramı’nı canıgönülden kutluyorum.” diyerek bitirdi.
Tıp Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Özcan Yılmaz da hekimliğin insanlık tarihiyle birlikte var olan bir meslek olduğunu vurgulayarak, “İnsanlık varsa hastalık da var, hastalık varsa bunları tedavi edecek hizmetler de daima var olacaktır. Şunu özellikle vurgulamak istiyorum: Bugünlerde başarılardan ve tıbbın geçmişten günümüze geldiği noktadan söz etmemek, genç nesillerde ve genel olarak toplumda başarısızlık hissinin oluşmasına ve dolayısıyla mevcut sorunların çözümüyle ilgili motivasyon kaybına neden olmaktadır. Bugün Tıp Bayramı, sorunların yanı sıra tıbbi uygulamaların katettiği mesafeyi de konuşmalıyız. Çünkü ileriye dönük çalışma arzumuz ve konsantrasyonumuz için bunları dile getirmek gerek.” dedi.
Prof. Dr. Özcan Yılmaz, sorunların ortadan kalkması temennisinde bulunarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tıp camiasının bir bireyi olarak hekim mesleğindeki itibar kaybının, sağlık çalışanlarına karşı son zamanlarda artan şiddetin son bulması, hekimlerin özlük haklarındaki eksikliklerin, tıp eğitiminde özellikle öğrenci sayısındaki fazlalığın ve donanım ile öğretim üyesi yetersizliğinin neden olduğu problemlerin çözülmesi dileğiyle hepinizi selamlıyor ve Tıp Bayramınızı kutluyorum.”
Kutlama programının son konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç ise Hipokrat’ın “Tıp bir sanattır” sözüne atıfta bulunarak, hekimliğin özünde insan sevgisini barındırdığını söyledi. Tıbbın bir sanat olmakla birlikte aynı zamanda son derece zor bir meslek olduğunu kaydeden Rektör Bilgiç, “Bu mesleği tercih edenleri içtenlikle kutlamak gerek. Çünkü hekimler yüreklerinde taşıdıkları insan sevgisinin onları yönlendirmesiyle çıktıkları bu yolda her türlü zorluğa katlanmışlar ve hiçbir handikap, mesleklerini en iyi biçimde icra etmelerinin önüne geçememiştir.” dedi.
Düne bakıldığında Türkiye’de genel itibariyle vatandaş ve hekimlerin sağlık hizmetlerinden memnun olmadığını ifade eden Prof. Dr. Bilgiç, günümüzde bu alanda önemli mesafeler kat edildiğini ifade ederek, şunları söyledi: “Bugün de yaşadığımız sorunları daha objektif ve daha gerçekçi bir biçimde değerlendirebilmek ve bu problemlere çözüm yolları üretebilmek için geçmişe dair tecrübe ve izlenimlerimizi doğru tahlil edebilmeliyiz. En gelişmiş ülkelerde de sorunlar var ve var olmaya devam edecek. Önemli olan bizlerin birey olarak sorunları kendi dışımızda arama alışkanlığından vazgeçmemiz ve sıkıntıların aşılması noktasında nitelikli somut adımlar atabilmemiz. Bu tür girişimlerin olmadığı bir atmosferde âdeta sorun yumağı içinde kalırız.”
Konuşmasında Tıp Fakültesi’nin bir devlet hastanesi mantığıyla çalışmaması gerektiğine işaret eden Prof. Dr. Sait Bilgiç, birinci önceliklerinin eğitim-öğretim olduğunu vurgulayarak OMÜ olarak nitelikli doktorlar yetiştirmekle sorumlu olduklarının altını çizdi.
Sağlıkta yaşanan şiddete de değinen Rektör Bilgiç, “Toplumumuzun geleceği adına yaşanan stres ve gerginlikleri körükleyecek, büyütecek yaklaşımlardan kesinlikle kaçınmalıyız. Okumuş, tahsilli bireyler olarak anlık kızgınlıklara kapılan insanların hâline düşmekten sakınarak bunu başaracağız. Bu çerçevede rol model olabilecek hekimlere ihtiyacımız var. Ancak bu şekilde önümüzü görebilir, arzuladığımız hedeflere ulaşabiliriz.” diye konuştu.
Konuşmasının sonunda 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutlayan Prof. Dr. Sait Bilgiç, “Allah sağlık ve huzur içerisinde birlik ve beraberliğimizi diri tutarak güzel ve anlamlı çalışmalarla bizi buluştursun.” temennisiyle katılım gösteren herkese teşekkür etti.
Konuşmalar sonrasında meslek hayatında 40. , 50. ve 60. yılını dolduran hekimlere, plaketleri Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç ve diğer akademisyenler tarafından verildi.