Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın Anlatımıyla KKTC’nin Varlık Mücadelesi
09 Mayıs 2021, Pazar - 13:16
Güncelleme: 18 Haziran 2021, Cuma - 16:34

Samsun Valiliği ve Ondokuz Mayıs Üniversitesinin (OMÜ) ev sahipliğindeki çevrim içi (on-line) söyleşiye konuk olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türklerinin adadaki varoluş çabası ve buna dair stratejilerini farklı boyutlarla gözler önüne serdi.

KKTC’nin yeni Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, söyleşisinde; KKTC’nin dünü, bugünü ve geleceği, uluslararası konjonktürdeki duruşu ve politikaları, Türkiye, Rumlar ve Avrupa Birliği (AB) ile ilişkiler, devlet olarak bu süreçte izleyecekleri rota gibi geniş bir yelpazeye yayılan konular bütünü hakkındaki düşüncelerini katılımcılarla paylaştı.

OMÜ Gençlik Topluluğunun organizasyonuyla gerçekleştirilen "Bugün Günlerden Kıbrıs: Egemen Eşitlik Temelinde İki Devletli Çözüm Vizyonu" adlı söyleşi, Zoom uygulaması üzerinden canlı yayımlandı.

Moderatörlüğünü Gençlik Topluluğu Başkanı Ertan Atasayar’ın üstlendiği söyleşiyi; Samsun Valisi Doç. Dr. Zülkif Dağlı, OMÜ Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cengiz Batuk, Gençlik Topluluğu Akademik Danışmanı Doç. Dr. Tamer Aslan ile OMÜ’lü akademisyen ve öğrenciler takip etti.

Rektör Ünal "Yavru vatan kavramındaki yavru kelimesinin bizim kültürümüzdeki karşılığı anne ile yavrusu arasındaki ilişki gibi"

Programın açılış konuşmasında söz alan Rektör Prof. Dr. Yavuz Ünal; Kıbrıs'ın, öğrencilerin zihninde ve bilincinde diri bir pozisyonda bulunması adına programın önemli ve değerli bir yer tuttuğunu belirterek "Biz Kıbrıs'ı, kültürümüzde 'yavru vatan' olarak algıladık ve bu kavramla büyüdük. Ama buradaki yavru kelimesi aslında küçüklükle alakalı değildi, çünkü vatanın küçüğü ve büyüğü olmaz. Bu tabirin bizim kültürümüzdeki karşılığı; anne ile yavrusu arasındaki ilişki gibi. Dolayısıyla Kıbrıs'taki her olumlu gelişme, sizlerin liderliğinde Kıbrıs'taki kardeşlerimizin huzuru, geleceğe güvenle yürümeleri ve elde ettikleri kazanımlar; bir annenin, çocuğundan duyduğu sevincin ötesinde bizleri mutlu etmektedir. Türkiye ile eş güdüm hâlinde çalışmanız ile bu noktadaki irade ve kararlılığınızın; Kıbrıs için bütün insanlık adına çok farklı kazanımlar doğuracağına inanıyoruz, bundan eminiz. Bu hususta size olan güvenimiz son derece güçlü." dedi.

"KKTC'deki kardeş üniversitelerle iş birliği yapmak için çok kararlı ve istekliyiz"

OMÜ olarak KKTC'deki kardeş üniversitelerle akademik iş birliği yapmalarının kendilerini son derece mutlu edeceğini vurgulayan Rektör Ünal, bu hususta çok kararlı ve istekli olduklarının altını çizerek Cumhurbaşkanı Tatar'a katılımı için şükranlarını sundu.

Samsun Valisi Doç. Dr. Dağlı "Kardeş şehirler olan Samsun ve İskele'nin gönül köprüsünü bundan sonra çok daha güçlendireceğiz"

Davete icabetinden dolayı Cumhurbaşkanı Tatar'a teşekkür eden Samsun Valisi Doç. Dr. Zülkif Dağlı ise ilklerin, 19 Mayıs'ın ve 'kurtuluş'un şehri olarak Samsun'un Kıbrıs'la bazı benzerlikler gösterdiğine işaret ederek "KKTC'nin İskele şehriyle Samsun kardeş şehirler, bu, çok güzel bir tevafuk olmuş. Bu manada inşallah İskele'nin Samsun'la olan bu gönül köprüsünü bundan sonra çok daha güçlendireceğiz. Cenevre ve diğer görüşmelerinizi takip etmek suretiyle gözlerimiz hep sizde. Ben de uluslararası ilişkiler lisans mezunu olarak bu konulara yatkınım ve Kıbrıs'la çok yakından ilgileniyorum. Bizler bugün sizinle yeni bir pencere açmış olduk, sağ olun, öğrencilerimize ve kentimize karşı çok büyük bir teveccüh gösterdiniz." diye konuştu.

Vali Dağlı'dan Cumhurbaşkanı Tatar'a Samsun daveti

Cumhurbaşkanı Tatar'ı Samsun'da görmek istediklerini vurgulayan Vali Dağlı, sözlerini şöyle tamamladı: "İnşallah bu gönül bağını bundan sonra fiilî bağlara dönüştürerek ilerletiriz. Bizim de beklentimiz ve çabamız bu yönde olacak, bu hususta sizden destek bekliyoruz. Pandemiden dolayı bu buluşmalar, internette camdan yapılıyor ama aslında biz sizleri candan görüyoruz, tüm Kıbrıslı kardeşlerimiz gibi sizler bizim canımızdan bir cansınız. İnşallah bu birliktelik ilelebet devam edecek ve KKTC'nin varlığıyla her zaman gurur duyacağız. Samsun ile KKTC arasındaki bağları ve ilişkileri derinleştirmek arzusundayız, dolayısıyla sizi Samsun'da görmek istiyoruz. Türk kardeşlerinizle bir araya gelmeniz, hasbihâl etmeniz umuyoruz ki sizleri de mutlu edecektir. Tabii bizler gibi Samsunlu hemşehrilerimiz de ziyadesiyle mutlu olacak bu ziyaretten."

Söyleşisinin başında, pandeminin sıkı koşullarının hafiflemesi durumunda Samsun'u ziyaret etmek istediğini belirten KKTC lideri Tatar, gösterilen yakınlık ve samimiyetten ötürü başta Vali Dağlı, Rektör Ünal ile OMÜ ailesi ve Samsunlulara teşekkürlerini iletti.

KKTC lideri Tatar "Kıbrıs stratejik, coğrafi özellikleri ve enerji kaynaklarıyla fevkalade değerli bir konumda"

Son dönemdeki gelişmelerden önce Kıbrıs'ın tarihi, kültürel ve jeopolitik konumuna dair bilgiler aktaran Cumhurbaşkanı Tatar; Kıbrıs'ın, Türk ulusal varlığının sürdürülmesi ve millî çıkarların korunmasında ve geleceğe yönelik atılacak adımlarda, gerek enerji kaynakları gerekse de stratejik ve coğrafi özellikleriyle fevkalade değerli bir konumda bulunduğunu söyledi.

"Devlet sahibi olamazsak bizi burada yaşatmazlar"

20 Temmuz 1974'te başlayan Kıbrıs Barış Harekâtı ile Kıbrıslı Türkler açısından en zor dönemin geride kaldığını belirten ve dönemin Başbakanı merhum Bülent Ecevit ile Başbakan Yardımcısı merhum Necmettin Erbakan'ı rahmet ve minnetle yâd eden KKTC lideri Tatar "Mehmetçik'in adaya çıkarma yapması sonucunda 1963'ten beri kurmakta olduğumuz devletimizi daha da kökleştirdik. İlk önce geçici Türk devletini, ardından otonom ve federe devletimizi kurduk ve nihayetinde 1983'ten sonra KKTC olarak yolumuza devam ediyoruz. Çok önemli mücadeleleri yaşamış Kıbrıs Türk halkı, devlet sahibi olmayı hak etmektedir. Devlet sahibi olamazsak bizi burada yaşatmazlar. Benim siyasi duruşum ve seçimlerde aldığım siyasi destek şunu göstermektedir ki halkımız artık yavaş yavaş bu federasyonun bir masal, bir hikâye olduğunu anlamıştır. Bizi kurtaracak olan, Kıbrıs Türk devletinin devamıdır. Onun için biz bu mücadelemizi, uluslararası toplantılarda ne kadar insana, ne kadar farklı ülke temsilcisine anlatabilirsek o derecede ileriye taşıyabiliriz diye düşünüyorum." şeklinde konuştu.

"Kıbrıs Meselesi'nin özünde Türklere karşı adil olunmaması var"

Kıbrıs Türklerine adil yaklaşılmamasının, Kıbrıs Meselesi'nin özünü oluşturduğa dikkat çeken Tatar, devamında "Müslüman bir topluluk olarak o adaleti hiçbir zaman göremedik, her zaman itildik, kakıldık. Dünya güçleri de maalesef bizim yanımızda durmadı. Türkiye de bunları yeterince dünyaya anlatamadı çünkü hepimiz dışlandık. Rumları, adanın tek sahibi gibi kabul ettiler. Rum kesimi de dünyayı yalanlarla kandırmaya devam etti. 2004'te Annan Planı'ndan sonra Kıbrıs'ın tek taraflı olarak AB'ye alınması ve AB'de Yunanistan'ın bulunması dolayısıyla Kıbrıs Meselesi daha da karışık hâle geldi. Çünkü hem Yunanlar hem de Rumlar, Türkiye'nin AB ile ilişkilerini, veto etme tehdidiyle istismar etmişlerdir. Bizler bunu sürekli Avrupalı milletlere söylüyoruz. Kıbrıs'ın kuruluş anlaşmalarında şu hüküm vardır: 'Türkiye ve Yunanistan'ın birlikte üye olmadıkları bir uluslararası kuruluşa kesinkes Kıbrıs üye olamaz.' Kıbrıs'ın kuruluş anlaşmaları dizisinin ruhuna, emeline aykırı olarak ve bize meydan okurcasına güney kesimini AB'ye aldılar ve dengeyi aleyhimize çevirdiler." sözlerine yer verdi.

'Mavi Vatan' vurgusu

"Artık Kıbrıs ne eski Kıbrıs'tır ne de Doğu Akdeniz eski Doğu Akdeniz'dir" diyen Cumhurbaşkanı Tatar, mücadelelerini Kıbrıs'ta garantör devlet olarak Türkiye ile beraber yürüttüklerini söyleyerek sözlerine şöyle devam etti: "İskenderun'dan Ege'ye kadar en az 2 bin kilometre kıyı şeridi olan Türkiye, 'Mavi Vatan'da söz sahibidir. Kıbrıs Türklerinin ana vatanı olan ve  bölge lideri konumundaki Türkiye'yi dışlayarak, aleyhine kararlar alarak bu sorunu çözemezsiniz. Mesela nüfus konusunu gündeme getiriyorlar. Ben her zaman kendilerine şunu söylüyorum: KKTC'nin nüfusu 380 bin civarında ancak zamanında İngiltere, Avustralya, Kanada gibi dünyanın farklı ülkelerine göç etmiş Kıbrıs Türkleri var. Bu insanlarımızla birlikte Kıbrıs Türkü'nün varlığı en az 1 milyonu buluyor. KKTC, güneydeki devlet kadar söz sahibidir, onlar kadar egemen olup siyasi ve hukuki altyapıya sahiptir."

"Türkiye Kıbrıs'tan çekilirse adayı Toroslar'dan izlemek durumunda kalırız"

Cumhurbaşkanı Tatar, söyleşisinde Gençlik Topluluğu Başkanı Doç. Dr. Tamer Aslan'ın Doğu Akdeniz'deki kaynaklar ve Kıbrıs Sorunu'nun nereye evrileceği ile ilgili sorusunu ise "Gelişmelerin nasıl şekilleneceği, bizlerin dik duruşuna bağlı. Türkiye bu anlamda çok sağlam durmakta, bunu görüyoruz. Biliyorsunuz, Doğu Akdeniz'de yetki alanları meselesi var ve karşı tarafın bütün niyeti Türkiye'yi olabildiğinde Anadolu'ya kıstırmak. Bakın Yunanistan'ı kastetmiyorum, sadece Güney Kıbrıs'ın bu bölgede talep ettiği yetki alanı, inanamayacaksınız ama Kıbrıs'ın 30 katı kadar. Biz Kıbrıs Türkleri 9 bin küsur kilometrekare alanda yaşıyoruz. Bu nasıl bir hesap kitap? Anlamak mümkün değil. Türkiye, Kıbrıs'ın onlarca katı büyüklüğünde, yanı sıra Doğu Akdeniz'e 2 bin kilometre sahil şeridi var. Üstelik Türkiye, deniz hukuku teamüllerine göre ana kıtadan 200 bin mil güneye kadar giden bir hak ve hukuka sahip. Dolayısıyla orada çok çetin bir mücadele söz konusu. Türkiye Kıbrıs'tan çekilirse adayı Toroslar'dan izlemek durumunda kalırız. Bu bir güç meselesi ve Türkiye, Mısır'la da görüşmelere başladı. Bu çerçevede, diğer ülkelerle de ilişkilerimizi kuvvetlendirmek suretiyle lehimize makul sonuçların alınacağı kanaatindeyim." şeklinde cevapladı.

"Cenevre'de federasyon defterinin kapandığını bütün dünyaya bildirdik"

Cenevre görüşmeleri üzerinde duran KKTC lideri, müzakere masasındaki atmosferi, tartışmaları ve diyalogları şu sözlerle anlattı: "Ben Cenevre'de ilk kez iki devleti bir araya getirdim. Şimdiye kadar oraya Rauf Denktaş da dâhil, federasyon için gidildi çünkü süreç o şekilde ilerliyordu. Rauf Bey zaman zaman iki devlet fikrini dile getirse de o dönemki konjonktür, federal yapı yönündeydi. Ben Cenevre'de federasyon defteri kapanmıştır dedim. Referandumda bizlerin evet, Rum tarafının ise hayır demesine rağmen Güney Kıbrıs AB'ye alındı, Kıbrıs Türkleri için ne ambargo ne de izolasyon kalktı. O yüzden bir kere daha kandırılmaya tahammülümüz yoktu. Seçim kampanyamızda da hep iki devleti savundum. Orada bütün dünyaya karşı bu talebimizi ilettik ve bunu kayda geçirttik. Dışişleri Bakanı sayın Mevlüt Çavuşoğlu da müthiş hitabetiyle bana destek verdi. Rum lider Nikos Anastasiadis'in, o tartışmalar içerisinde bana yönelik hakaretamiz konuşmaları oldu. Ben de kendisine bütün dünyanın önünde 'Sen ne kadar egemensen, ben de o kadar egemenim; sen ne kadar devletsen ben de o kadar devletim. Artı, benim arkamda 85 milyon Türkiye var. Buradan sadece 40 mil uzaklıkta. Dolayısıyla Türkiye’nin bize olan yakınlığını, bağlarımızı, muhabbetimizi, garantör ülke ve ana vatan olmasını hiçbir zaman unutmayız. Çünkü siz AB'ye girmek suretiyle zaten bizlere en büyük yanlışı yaptınız. Bizim onayımız olmadan, Türkiye Cumhuriyeti’nin onayı olmadan bir bakıma kılıf uydurup AB'ye girmek suretiyle ve de biz AB’yi arkamıza aldık, siz AB kanallarına tabisiniz, o bakımdan Türkiye buradan gidecek, çekilecek, garantörlüğü de son bulacak çünkü garantörlüğün de modası geçti gibi laflarla bizi öyle bir oyuna getiremezsiniz' dedim. Anlaşmalar gönüllükle olur yani zorla bir federasyon, zorla bir evlilik olmaz. Empoze ederek, dayatarak bir sonuca ulaşamazsınız. Bunun bir çatışma noktasına getirilmesini hiçbir akıllı insan istemez."

"Rum Cumhuriyeti'ne yama mı olalım?"

Kıbrıs'ta Türkiye ile sürdürdükleri müşterek mücadelenin ve bu davaya vefanın önemine atıfta bulunan KKTC lideri "Meclis'te de zaten konuşma yapacağım. Tabii binbir laf da duyacağım çünkü bizden çok farklı düşünenler var. Bir yanda buralarda doğup büyüyen, bu mahallelerde yetişen ve bizim gibi düşünen Kıbrıslı Türkler; öte tarafta ‘Tatar yanlış yoldadır’, ‘Tatar bizi felakete götürüyor’, ‘Tatar bizi dünyadan kopartıyor’, ‘Biz ne yapıp, edip bu Rumlarla anlaşmak durumundayız', 'Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin adını değiştirelim', 'Kıbrıs Federal Cumhuriyeti olsun', 'AB'ye girelim ve paşa paşa yaşayalım.' diyenler. Yani Rum Cumhuriyeti’ne yama mı olalım? Böyle yaparsak en sonunda burası Yunan adası olur. Zaten Kıbrıs ENOSİS’cilerin, EOKA’cı kahramanların ana yurdudur' iddiasındalar. 'Birer birer Türkiye buradan çekilecek, 'Türk askeri gidecek’ diyorlar." ifadelerini kullandı.

"Soykırım iddiası tamamen ABD iç politikasıyla alakalı"

Cumhurbaşkanı Tatar, öğrencilerin, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden'ın 1915'te yaşanan olayları sözümona soykırım olarak tanımlaması ve İstanbul'u Konstantinopolis olarak adlandırmasına ilişkin sorusunu ise "Biden tıpkı Trump gibi kendisini seçenleri memnun ediyor. Bunlar tamamen ABD iç politikasına dönük ifadeler. Neyin ne olduğunu, gerçekleri herkes biliyor. Osmanlı, 1571'de Kıbrıs'ı Venediklilerden aldığında, Kıbrıs'ın Rumca konuşan yerlileri, zulümden kurtulduklarını belirterek Osmanlı'ya teşekkür etmişti. Osmanlı, Kıbrıs'ı yıllarca hoşgörüyle yönetti, dolayısıyla Ermenilerin soykırım iddiasına kimse inanmaz. Kaldı ki Ermenilerin Osmanlı Devleti'nde çok önemli makama gelmeleri, sanatta, iş hayatında kendilerini göstermeleri bu iddiaları çürütmektedir, bu durum Osmanlı'nın hoşgörüsünü yansıtmaktadır. Bu girişimler kışkırtma ve spekülasyonlardan ibaret, bizler için hiçbir değeri yok. Ermeni terör örgütü ASALA ne kadar insanımızı katletti, bunun hesabını neden sormuyorlar? Ben inanıyorum ki Biden da bu açıklamasından dolayı mahcup olmuştur." sözleriyle değerlendirdi.

X
Secure Login

This login is SSL protected