29. TBMM Başkanı Şentop, OMÜ’de "Türkiye'de Anayasalar ve Siyaset" Konferansında Konuştu
06 Aralık 2024, Cuma - 20:26
Güncelleme: 09 Aralık 2024, Pazartesi - 14:02

 

-Eski TBMM Başkanı Şentop, Türkiye’nin Anayasa Tarihini Değerlendirdi

-
Eski TBMM Başkanı Şentop: Türkiye'nin tamamen halkın seçmiş olduğu bir parlamento tarafından yapılacak anayasaya ihtiyacı var. Bu sembolik bir şey değil ama öyle düşünülse bile çok kıymetli bir şeydir"


-Rektör Aydın: “Öğrencilerimizin, anayasa, siyaset ve toplumsal hayat bağlamında yeni perspektifler kazanacaklarına inanıyorum”

Türkiye Büyük Millet Meclisi 29. Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde (OMÜ) düzenlenen "Türkiye'de Anayasalar ve Siyaset" konferansına konuşmacı olarak katıldı. Şentop, hukukun sadece bir uzmanlık alanı değil, hayatın her alanıyla ilgili düzenleme olduğunu ama çoğu zaman insanların bunun farkına varmadığını söyledi.

Birden çok insanın yaşadığı yerde anlaşmazlıkların kurallarla çözülebildiğine işaret eden Şentop, bu noktada devlet-hukuk ilişkisi bağlamında anayasaların önemine dikkati çekti.

Başkan Şentop: “14 Mayıs 1950 siyasetin zaferi, 27 Mayıs 1960 da birçok siyaset bilimci tarafından bürokrasinin rövanşı olarak görülür”

"Türkiye 27 Mayıs 1960 askeri darbesiyle 2. Dünya Savaşı'nın mağlupları arasına geçirilmiştir." sözüne atıfta bulunan Şentop, şöyle devam etti:

"Hakikaten bu anlayışla anayasa hazırlanıyor. 1950'den 60'a kadar dönemde serbest seçimler yapılıyor ve Türkiye'de daha önce uzun süre yönetmiş bürokratik siyasi elit kazanamıyor. Cumhuriyet Halk Partisi, siyasi parti olarak serbest seçimleri 14 Mayıs 1950'de kaybediyor ama o zamana kadar Cumhuriyet Halk Partisi sadece bir siyasi parti değil, bürokratik siyasi elitin Türkiye'de bütünleştiği bir yapı. Sonra seçim oluyor, 54'te tekrar kaybediyor, 57'de kaybediyor. Daha sonra seçim olacak konuşuluyor ama kaybetme ihtimali yüksek. Dolayısıyla Türkiye'de tekrar seçimle iktidara gelemeyen bir siyasi görüşün, seçim olmadan nasıl iktidara gelebileceği konusu konuşuluyor. Bunun akla gelen ilk yolu da askeri darbedir. Darbeyle ilgili ilk hazırlıklar, 1954 seçimleri sonrasında başlıyor, ordu içerisindeki bazı yapılanmalar. Nitekim 14 Mayıs 1950 siyasetin zaferi, 27 Mayıs 1960 da birçok siyaset bilimci tarafından bürokrasinin rövanşı olarak görülür. Yani seçimle iktidara gelemeyen bir anlayışı seçim olmadan iktidara getirmek.”

Türkiye'yi seçimsiz tek partili yönetimle yönetemeyeceklerini gören anlayışın farklı arayışlar içine girdiğini belirten Şentop, "Seçimle iktidara gelemeyen anlayışı, seçimi kazanamasa da iktidara getirecek, kaybetse de iktidarda tutacak bir formül. Anayasa bu anlayışla, siyasetin alanını büyük ölçüde etkileyen, daraltan yaklaşımla hazırlanıyor. Yani, 'Biz gelmesek, başkaları da gelse ama bizim yöneteceğimiz gibi yönetsinler' anlayışı." diye konuştu.

Şentop, 2002'ye kadar Türkiye'nin vites yükselterek gaza basmak istediğinde frene basıldığının altını çizerek, "Siyasetçi ülkeyi tek kendisinin yönettiğini, seçim kazanmış, gelmiş, hükümet kurmuş, başbakan olmuş, yönettiğini zannediyor ama öyle değil. Yan taraftaki zaman zaman müdahale ediyor. Bazen kritik noktalarda, kavşaklarda kumandayı eline alıyor, yönetimi eline alıyor. 2. Dünya Savaşı sonrası anayasa bu Türkiye'de de geçerli kılınıyor, 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra. Türkiye'nin anayasayla ilgili problemi o tarihlerden itibaren başlıyor." diye konuştu.

"Türkiye'de halkın yapacağı bir anayasa olması lazım"

Türkiye'nin yeni anayasa yapacak güçte olduğunu vurgulayan Şentop, şöyle devam etti:

"2002'den itibaren Türkiye'de yavaş yavaş anayasa-siyaset arasındaki ilişki değişmeye başladı. Bu ilişkiyi, anayasa-siyaset dengesini, toplamı mesela 100 olan bir gücün dağılımı olarak görürsek, diyelim ki burada bürokratik yapının, oligarşinin gücü 70. Siyasete 30 alan tanınmış mesela. Bu aktörlerden birisi güç alanını artırırsa diğerinin gücünü de azaltmak anlamına geliyor aynı zamanda. Siyaset daha önce bu tür sağdaki adamın müdahalelerine fazla ses çıkarmamış. Bunu bir realpolitik olarak kabul etmiş. 'Demek ki biz bilmiyoruz, sınırlarımız böyleymiş' diye kabul etmiş ama 2002'den itibaren Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğindeki hareket seçildikten sonra bunu fark edince sağdaki adamla tartışmaya başlıyor. 'Sen niye karışıyorsun arkadaş? Halk bizi seçti, sen işine bak' diye yavaş yavaş bu tartışma büyüyor. Bu, siyasi mahiyette bir tartışma. Bu tartışma büyüyor, sağdaki adamı indiriyor. Fakat sağ taraftaki mekanizma durduğu için adamı indirmek yeterli değil, bir başkası gelip yine oraya oturabilir. Gözü orada başkalarının da. Yapılması gereken, sağda aracı kumanda etmeye imkanveren o mekanizmaları sökmek, aracı normalleştirmek. Bu bir siyasi mücadele, milletin verdiği yetkiye sahip çıkma, bürokratik oligarşiyle mücadele etme. Herkesi kendi sınırları içerisine çekmeye çalışmanın mücadelesi devam ederken bunu aynı zamanda bir teknik metin halinde çözüme kavuşturmak lazım. Yavaş yavaş bununla ilgili adımlar atıldı. Önce 2010'da bazı değişiklikler yapıldı. 2011'de yeni seçilen meclisin birinci gündemi yeni anayasa yapmak oldu. Anayasa Uzlaşma Kurulu kuruldu. Orada ciddi mesafeler de alındı. Tam mutabakat halinde, yüzde 50'ye yakın anayasa formülasyonu çıktı ama sonuç alınamadı."

“Yeni anayasa ihtiyacı Türkiye'de hala devam ediyor”

Şentop, 15 Temmuz 2016 sonrasında Türkiye'de darbeleri oluşturan mekanizmanın sürdüğünün ortaya çıktığına dikkati çekerek, "Türkiye'nin tamamen halkın seçmiş olduğu bir parlamento tarafından yapılacak anayasaya ihtiyacı var. Bu sembolik bir şey değil ama öyle düşünülse bile çok kıymetli bir şeydir. Bugüne kadar Türkiye'de anayasaları 27 Mayıs darbesini yapmış darbeciler hazırlamış, 12 Eylül darbesini yapmış darbeciler hazırlamış. Evet, önemli değişiklikler yapılmış ama sonuçta Türkiye'de halkın yapacağı bir anayasa olması lazım. Yeni Türkiye'nin, bugünün ve bundan sonraki, geleceğin Türkiye'sinin anayasasını halkın seçtiklerinin katılımıyla, onların öncülüğüyle hazırlamak gerekiyor. Yeni anayasa ihtiyacı Türkiye'de hala devam ediyor." dedi.

Rektör Aydın: “Başkanımız, ülkemizin hukuk sistemine ve anayasal gelişimine çok önemli katkılarda bulunmuştur”

Rektör Prof. Dr. Fatma Aydın ise “Sizleri, Ondokuz Mayıs Üniversitesi adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Bugün, üniversitemizde, ülkemizin önemli hukuk ve devlet adamlarından birini, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 29. Başkanı Prof. Dr. Sayın Mustafa Şentop’u ağırlamaktan büyük bir onur duyuyoruz. Sayın Başkanım, millî mücadele meşalesinin yakıldığı Samsun’a ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi'ne hoş geldiniz. Kendileri hem hukukçu ve siyasetçi kimliğiyle hem de akademik birikimiyle ülkemizin hukuk sistemine ve anayasal gelişimine çok önemli katkılarda bulunmuştur.” ifadelerini kullandı.

“Öğrencilerimizin, anayasa, siyaset ve toplumsal hayat bağlamında yeni perspektifler kazanacaklarına inanıyorum”

İnsanlık tarihine bakıldığında her anayasa çalışmasının içinde bulunduğu toplumun kültürel ve siyasal özelliklerinden etkilendiğini belirten Rektör Aydın, “Bizler bugün burada Sayın Prof. Dr. Mustafa Şentop’un “Türkiye'de, Anayasalar ve Siyaset” konulu değerli konuşmalarını dinleme, kendisinin anayasa hukuku ve siyaset üzerine edindiği engin deneyimlerinden faydalanma fırsatı bulacağız. Bu konferansta Türkiye’nin anayasa tarihindeki kırılma noktalarını, dönemlerin siyasi kültürünü ve siyasal kültürün evrimini, anayasaların ortaya çıkmasına neden ihtiyaç duyulduğunu ve bunların anayasa yapım süreçlerine nasıl etki ettiğini derinlemesine öğreneceğiz. Bunun sonucunda bu alandaki sorumluluklarımızı daha iyi anlayacak ve toplumsal barış, adalet ve demokrasi adına yapmamız gereken katkıları daha net bir biçimde kavrayacağız. Bu kapsamda, bugün öğrencilerimizin, anayasa, siyaset ve toplumsal hayat bağlamında yeni perspektifler kazanacaklarına inanıyorum.” diye konuştu.

Konferansa; Samsun Valisi Orhan Tavlı, 27. Dönem AK Parti Yozgat Milletvekili Yusuf Başer, 26. Dönem AK Parti Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin, 26. Dönem AK Parti Bursa Milletvekili İsmail Aydın, Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan, Samsun Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Sabri Kılıç, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alişarlı, OMÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Alper Kesten, Prof. Dr. Ayşe Pınar Sumer, Prof. Dr. Çetin Kurnaz, OMÜ Genel Sekreteri Doç. Dr. Erhan Burak Pancar, Hukukçular Birliği Vakfı Genel Başkanı Av. Yaşar Baş, il protokol üyeleri, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.

Program, Rektör Prof. Dr. Fatma Aydın’ın, Prof. Dr. Mustafa Şentop’a fidan sertifikası takdimi ve hatıra fotoğrafı çekilmesiyle sona erdi.

X
Secure Login

This login is SSL protected