MENU

Tarihsel, Siyasal ve Şiirsel Yönüyle 18 Mart Çanakkale Zaferi
19 Mart 2024, Salı - 10:11
Güncelleme: 20 Mart 2024, Çarşamba - 16:14
Dinlemek için tıklayınızDİNLE
Paylaş
A+ A-

“Çanakkale Geçilmez”: Çanakkale Zaferi 109 yaşında

Hem karada hem denizde en büyük ve en zorlu savaşlardan biri olarak Türk ve dünya tarihine damga vuran, Anadolu halkına verdiği cesaret, azim ve mücadele ruhuyla Kurtuluş Savaşı'nın meşalesini yakan Çanakkale Zaferi'nin 109. yıl dönümü, Ondokuz Mayıs Üniversitesinde (OMÜ) düzenlenen panelle anıldı. 

18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 109. yıl dönümünde "18 Mart Çanakkale Zaferi: Tarihsel, Siyasal ve Şiirsel Yönüyle" başlığı adı altında düzenlenen etkinlikte Eğitim Fakültesinden Rektör Danışmanı Prof. Dr. Yavuz Bayram ve Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Aydın ile İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesinden Prof. Dr. Önder Duman panelist olarak yer aldı.

Atatürk Kongre ve Kültür Merkezinde (AKM) düzenlenen panele; Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Sevim Alışır ve Prof. Dr. Selim Eren, Üniversite Genel Sekreteri Prof. Dr. İdris Varıcı, Rektör Danışmanları Prof. Dr. Nalan Kızıltan ve Doç. Dr. Şener Şentürk, Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Tütüncü, Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muharrem Özcan, Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hamza Çalışıcı, Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erkan Yalçın, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Recep Demir, Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (OMÜKAM) Müdürü Prof. Dr. Mucize Ünlü, Üniversite Genel Sekreter Yardımcıları Serap Sivrioğlu Sezer, Mustafa Kemal Çayıroğlu, akademisyenler ve idari personel ile çok sayıda öğrenci katıldı.

Prof. Dr. Duman: "İtilaf Devletleri çok büyük zayiat verip çok ağır itibar kaybına uğradı"

Programda ilk olarak söz alarak Çanakkale Savaşı’nın tarihsel sürecini ve seyrini değerlendiren Prof. Dr. Önder Duman, "18 Mart Çanakkale Zaferi deniz savaşı ile başlayıp, kara savaşı ile devam eden ve yaklaşık 16 ay süren bir savaş olarak tarihimize altın harflerle yazıldı. Çanakkale Zaferi öncesinde Osmanlı Devleti, Sarıkamış ve Kanal Cepheleri'nde önemli kazanımlar sağlıyor. Bu durum karşısında İtilaf Devletleri, Osmanlı’yı savaş dışına çıkarmak ve Rusya’ya yardım etmek amacıyla 19 Şubat 1915 yılında Çanakkale Boğazları'na saldırı başlatıyor. Ancak saldırıları başarısız olmuş ve geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Bunun üzerine İtilaf Devletleri 18 Mart’ta sayısız deniz kuvvetleri ile en güçlü harekâtını başlatıyor. Ancak bu tarihin bir gün öncesinde Nusret Mayın Gemisi’nin sulara bıraktığı mayınlar ve topçu bataryaları sayesinde İtilaf Devletleri çok büyük zayiat verip çok ağır itibar kaybına uğradı." diye konuştu.

“Kurmay Albay Mustafa Kemal, Anafartalar ve Conkbayırı'nda önemli başarılar sağladı”

18 Mart 1915’te deniz savaşlarında elde edilen bu büyük zaferin 109. yıl dönümünde hem şehitlerimizi hem de bu zaferi anmak adına bir araya geldiklerini söyleyen Prof. Dr. Önder Duman, sözlerine şöyle devam etti:

“Deniz harekâtıyla İstanbul'a ulaşılamayacağı anlaşılınca 25 Nisan’daki kara harekâtıyla Çanakkale Boğazı'ndaki Osmanlı sahil topçu bataryalarını ele geçirmeye çalışan İtilaf Devleri, kanlı ve uzun sürecek savaşı başlattı. Muharebeler sürecinde 5’inci Ordu Komutanı Alman General Otto Liman von Sanders’in hataları, Osmanlı’da çok kayıp verilmesine neden oldu. Ayrıca Anzak birlikleri de karaya çıkarak uzun süren bir siper savaşının yapılmasına yol açtı. Daha sonraki süreçte sahildeki kuvvetleri takviye etmek için Arıburnu'na 6 Ağustos 1915’te yeni kuvvetlerle üçüncü bir çıkarma yapıldı. Ancak 9 Ağustos'ta savaşın seyrini değiştiren Kurmay Albay Mustafa Kemal, Birinci Anafartalar Muharebesi’nde İngiliz Komutanlığı İhtiyat Tümeni’ni ateş hattına sürerek sahil hattından çıkarmayı başardı. Mustafa Kemal ertesi gün Conkbayırı hattında yeni bir karşı taarruz gerçekleştirmişti, bu hattaki Anzak birliklerini de püskürtmeyi başardı. Tüm bu gelişmelerin sonrasında İtilaf Devletleri, Gelibolu Yarımadası’nı 1915 yılı Aralık ayı içinde tahliye etti.”

Ordu için asgari koşulların sağlanmasıyla Türk milletinin galip gelemeyeceği bir savaş olamayacağını belirten Prof. Dr. Önder Duman, konuşmasını Çanakkale Savaşı’na dair bazı yanlış bilinenlere değinerek tamamladı.

Dr. Öğr. Üyesi Aydın: “Çanakkale Muharebeleri Birinci Dünya Savaşı sırasındaki en dikkate değer muhaberelerden birisidir”

Çanakkale Savaşı’nın siyasi, askerî ve ekonomik sonuçları üzerinde duran Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Aydın da “Tarihî olaylar birbirine sebep-sonuç ilişkisiyle bağlıdır. Çanakkale Muharebeleri, Birinci Dünya Savaşı sırasındaki en dikkate değer muhaberelerden birisidir ve Osmanlı ordularının da kesin zafer kazandığı tek cephedir. Bu zafer, İtilaf Devletleri açısından iyi sonuçlar doğurmadı. Çünkü İtilaf Devletleri, Osmanlı’yı savaş dışı bırakıp, Rusya’ya ulaşarak elde edeceği tahıl desteğiyle savaşı kısa sürede bitirmek istiyordu. Fakat amaçlarına ulaşamadılar. Rusya’da ise devrim ile yönetim şekli değişti. Bulgaristan ise bu zafer sonrası İttifak Devletlerine katıldı. Böylelikle Çanakkale Zaferi, askerî dengeleri yeniden revize ederek savaşın 2 yıl uzamasına sebep oldu.” dedi.

“Mustafa Kemal Paşa’nın Çanakkale Zaferi’ndeki başarılarının, Millî Mücadele lideri olarak öne çıkmasında önemli etkileri olmuştur”

Çanakkale Savaşı’nın Orta Doğu’da dengeleri de değiştirdiğini vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Aydın, “İsrail Devleti’nin kurulmasına giden süreci dikkate aldığımızda, Yahudi birliği, Çanakkale Savaşları’na 600 kişilik birlikle İngilizlerin yanında katıldı. Daha sonra İngilizlerin yayımladığı deklarasyonla Yahudiler için Filistin topraklarında bir devlet kurmanın önü açılıyor. Ekonomik anlamdaki etkilerinin yanı sıra, Kurtuluş Savaşı’ndaki mücadelemizin başlamasında ve maneviyat gücünün oluşmasında Çanakkale Zaferi’nin büyük etkileri olacaktır. Türk milletindeki güven duygusunun yeniden oluşması ve Mustafa Kemal Paşa’nın Çanakkale Zaferi’ndeki başarılarının, Millî Mücadele lideri olarak öne çıkmasında önemli etkileri olmuştur.” ifadelerini kullandı.

Diğer panelist Prof. Dr. Yavuz Bayram ise konuşmasında 18 Mart Çanakkale Zaferi'nin şiir ve edebiyata yansıyan boyutlarını, İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy'un eserleri olan "Çanakkale Şehitlerine" ve "İstiklal Marşı" özelinde tahlil etti.

Çanakkale Muharebeleri ile de ilgili bir yarışma düzenlendiğine işaret eden Prof. Dr. Bayram "Çanakkale Zaferi'ni taçlandıracak, zaferin halk nezdinde öğrenilmesini sağlayacak metinler yazılsın diye bir yarışma düzenleniyor. Hatta bununla ilgili yazarlar ve şairler heyeti oluşturuldu. Bu kişiler, Mehmetçik'in nasıl bir mücadele verdiğini, nasıl bir kahramanlık ortaya koyduğunu görmeleri için cepheye götürüldü ki bu kahramanlığı yazsınlar ve halk da bunu bilsin diye. Ama ne yazık ki bu heyet istenen sonucu elde edemiyor." bilgisini paylaştı.

Prof. Dr. Bayram "Her iki şiiri de 'Ebedî ve Edebî Zafer Bildirisi' olarak değerlendiriyoruz"

Çanakkale'nin, tarihsel ve edebî açıdan Millî Mücadele'nin bir motivasyon kaynağı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Bayram, devamında şunları dile getirdi:

"Çanakkale Şehitlerine şiiri Mehmet Akif'in yazdığı bir millî marştır aslında. Neden böyle söylüyorum? Bir defa Çanakkale ruhuyla İstiklal Savaşı'ndaki Millî Mücadele ruhu aynı. Her iki şiir de aynı hâlet-i ruhiye (ruh hâli) ile yazılıyor. Birincisi, Çanakkale Şehitlerine, bir zaferi şereflendiren ve taçlandıran, zaferden sonra yazılan bir şiir. Ama İstiklal Marşı, bir zaferi müjdeleyen ve çağıran bir şiir. Çanakkale'yi en iyi anlatan şiir, tartışmasız, açık ara rakipsiz Çanakkale Şehitlerine şiiridir. Millî Mücadele'yi de en iyi anlatan şiir, yine tartışmasız ve rakipsiz İstiklal Marşı'dır ve askerlerimizi 'teşvik' eden bir metindir. Rakip çıkarmaya kalkıştılar ama çıkaramadılar. Verdiği bazı mesajlardan rahatsız olanlar, İstiklal Marşı yerine acaba başka bir şiir oturtabilir miyiz diye teşebbüste bulunuyorlar. Fakat alternatif bile çıkaramıyorlar. Dolasıyla bizler, her iki şiiri de 'Ebedî ve Edebî Zafer Bildirisi' olarak değerlendiriyoruz. Her iki metin de emperyalist Batı dünyasına karşı bir cephe oluşturmayı hedefliyor. Yine bu metinleri, aradan 100 yılı aşkın bir süre geçtiği hâlde törenlerimizde anıyor, konuşuyor ve değerlendiriyoruz, onlardan yararlanıyoruz ve bunlarla ilgili kongreler, sempozyumlar yapılıyor. Aynı zamanda Çanakkale Şehitlerine şiiri bir 'takdir'dir. Yani Çanakkale kahramanlarını, şehitlerini takdir eden bir metindir. Osmanlı'nın son dönemlerinde Çanakkale Şehitlerine şiiri yazılıyor, Cumhuriyet'in habercisi bir dönemde de yani, Cumhuriyet'in başlarında diyebileceğimiz bir dönemde İstiklal Marşı yazılıyor. Çanakkale Şehitlerine şiiri yazıldığında İttihat ve Terakki iktidardaydı, İstiklal Marşı yazıldığında Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti vardı. Biliyorsunuz, her iki metnin yazıldığı dönemde genç ve aydın bir nesil kaybettik. Ayrıca, bu iki şiir arasında 'tefrik' (ayırma, ayrım) değil, 'tekmil' (bütün, bütünlük) var, yani 'fark'tan çok 'birlik' var, ikisi birbirinden ayrışmıyor, birbirini tamamlıyor. Dil ve üslup açısından her iki metinde çok büyük benzerlikler var."

"İstiklal Marşı, Çanakkale Şehitlerine şiirinin damıtılmış biçimidir"

Konuşmasının son bölümünde Çanakkale Şehitlerine ve İstiklal Marşı eserlerini, verdiği mesajlar açısından analiz eden Prof. Dr. Yavuz Bayram, "Her ikisinde de verilen mesajlar ortak. Mehmet Akif, aynı mesajı farklı kelimeler, farklı cümleler ve farklı dizilişlerle veriyor. Çanakkale Şehitlerine şiirini Akif'in yazdığı ilk millî marşımız olarak da değerlendirebiliriz. İstiklal Marşı da Çanakkale Şehitlerine şiirinin damıtılmış biçimidir." dedi.

Program sonunda Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sevim Alışır tarafından panelist akademisyenlere, katılım ve katkılarından dolayı teşekkür belgesi takdim edildi.

X
Secure Login

This login is SSL protected