Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi’nde Haziran ayının üçüncü Cumartesi günü olarak kabul edilen Skolyoz Farkındalık Günü dolayısıyla panel düzenlendi. Panelde, skolyoz hastalığı ve tedavi yöntemleri ile ilgili bilgilendirmeler yapıldı.
Tıp Fakültesi Dekanlık Mavi Salonda düzenlenen panele; Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Tevfik Sunter, Dekan Yardımcısı Prof. Dr. İsmail Tarım, Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Davut Güven, Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Sina Coşkun, Hastane Yönetimi, akademisyenler ve çok sayıda idari personel katıldı.
Skolyozun önlenmediği durumlarda çocuklarda psikolojik sorunlara yol açabileceğini aktaran Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehailitasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gamze Alaylı, "Skolyoz önemli bir rahatsızlık. Çünkü görüldüğü yaş grubuna bakıldığında büyüme çağındaki çocuklar. Beraberinde altta yatan bir rahatsızlık yoksa çok fazla ağrıya ya da başka bir soruna neden olmuyor ama ilerleyen skolyozlar, yaşamın ilerleyen dönemlerinde, başka fiziksel ya da kas problemlerine neden olabiliyor. Bu yaş grubu akran ilişkilerinin önemli olduğu, akran baskısının olduğu, dış görüntünün, vücut imajının çok önemli olduğu bir dönem. Ayrıca, skolyozun farkına varılmaz ve kontrol altına alınmazsa, hızlı ilerlediği bir dönemdir. O nedenle skolyozun bu dönemlerde fark edilip, belli bir açılara ilerlemesini önlemek çok önemli. Çocuklarda bu durum beraberinde, çocuklarda güven kaybı, depresyon ve yaşam kalitesine azalmaya neden olabiliyor. Bu nedenle de sosyal bir sağlık ve halk sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Omurganın belirli aralıklarla kontrol edilmesi gerekir. Bunlar, okul tarama programları olabilir, ailelerin ve öğretmenlerin bilinçlendirilmesi anlamlarında olabilir. Her çocuk bireysel olarak değerlendirilmeli. Bunun için tek bir reçete yok. Bu taramaların nedeni erken tanı, erken tedavi ve sonrasında oluşabilecek komplikasyonların ve gereksiz tetkiklerin önlenmesi açısından önemli olduğunu düşünüyorum." dedi.
Panelde konuşan Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Sina Coşkun ise, "Skolyoz çocuklarda bel ağrısı yapmaz. Eğer böyle bir ağrı varsa, altında başka bir neden olabilir. Skolyozda yüzme hiçbir işe yaramıyor. Kanıtlanmış bir bilgi. Hoplayıp zıplayabilir, karate yapabilir, boks yapabilir. Bunlar omurganın beslenmesini arttıran sporlardır. Kötü duruş ya da postür bozukluğu skolyoz yapmaz. Skolyoz 0-3 yaş arasında yüzde 90 oranında kendi kendine düzelir ancak 10 yaşından sonra kendi kendine düzelme oranı yüzde 10'lara kadar geriliyor. Genetik yatkınlık yüzde 30 seviyelerindedir. Bacak uzunluğu eğriliğe neden olur. Bu durumda da hem bacak uzunluğu eşitsizliğinin hem de skolyozun tedavi edilmesi gerekir. Çocukların taşıdığı ağır çantalar skolyoz yapmaz, yalnızca sırt ağrısı yapar. Skolyozda 20-25 dereceye kadar eğrilikler fark edilmeyebilir. Ancak Erkek çocuklar 10 derecenin üzerindeki eğriliklerde polis ve muvazzaf subay olamazlar. Bunun bilgisini de da ailelerle paylaşıyoruz. Korse tedavisi, iskelet gelişimi devam eden çocuklar için uygundur. Ameliyatlar biraz riskli olabiliyor ancak ameliyatla omurga eğriliğinin ilerlemesini durdurmayı sağlıyoruz. İlerleyen yaşlarda çok eğriliklerde ağrı yapabiliyor. Skolyoz hastaları normal ve sezeryan doğum yapabilirler." şeklinde konuştu.
Başarıyla gerçekleşen panel, teşekkür belgelerinin takdimi ve hatıra fotoğrafı ile sona erdi.