OMÜ’de Kültürel Miras Yolculuğu
18 Mayıs 2022, Çarşamba - 13:44
Güncelleme: 23 Mayıs 2022, Pazartesi - 09:47

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (OMÜ-TÜRKÇE) tarafından 19 Mayıs Gençlik Haftası'nın ikinci gününde düzenlenen “Kültürel Mirasımıza Sahip Çıkıyoruz” adlı etkinlikle birçok geleneksel değer öğrencilerle buluşturuldu.

UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü) Türkiye Millî Komisyonu tarafından da desteklenen etkinliklerde; Mevlevi sema töreni, Karagöz, âşıklık ve meddahlık geleneği, semah, Türk kahvesi, ebru sanatı, hüsnühat, geleneksel okçuluk gibi geleneksel değerler atölye çalışmalarının içeriğini oluşturdu. Etkinliklerde öğrencilere Türk geleneksel kültür ve belleğinin sembollerinden olan keşkek, mesir macunu, Türk kahvesi ikram edildi.

Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde (AKM) düzenlenen etkinliğe; Rektör Prof. Dr. Yavuz Ünal, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cengiz Batuk, OMÜ Türkçe Müdürü Prof. Dr. Bekir Şişman, Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muharrem Özcan, Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Emin Kasap, Atakum İlçe Millî Eğitim Müdürü Mehmet İrfan Yetik, akademisyenler ile yabancı uyrukluların da aralarında olduğu çok sayıda öğrenci katıldı.

“19 Mayıs bir varoluş hikâyesidir”

Programın açılışında konuşan Rektör Prof. Dr. Yavuz Ünal, kültürel değerleri anlamayı ve korumayı kendisine hedef seçen OMÜ-Türkçe’nin bu etkinliği üstlenmesinin kayda değer olduğuna dikkat çekerek, Samsun ve ülkemiz açısından önemli bir tarih olan 19 Mayıs’ta böylesine bir organizasyona ev sahipliği yapmanın daha da anlamlı olduğunu söyledi.

19 Mayıs’ın bir varoluş hikâyesi olduğunu vurgulayan Rektör Ünal, devamında “Ümidin tükendiği, yok oluşun artık tercihe dönüştüğü bir atmosferde 19 Mayıs bir meşale olarak ortaya çıkıyor. Samsun’dan başlayan kurtuluş mücadelesi bütün ülkeyi kuşatırken millî heyecanı da diriltiyor. Ancak bir kez daha 19 Mayıs’ın yaşanmaması ve yeniden bir İstiklal Marşı’nın yazımına ihtiyaç duyulmaması için yaşadıklarımızı unutmamamız gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

“Kültür üzerindeki duyarlılık kaybedilirse yok oluş süreci başlar”

İnsanların, ancak bir kültür havzasında kendini güvende hissedeceğini belirten Rektör Ünal, şunları kaydetti: “Eğer kültür üzerindeki duyarlılık kaybedilirse yok oluş süreci başlamış demektir. Bizim bu nedenle somut olmayan kültürel varlıklarımızı toplum olarak korumamız gerekiyor. Çünkü kültürel değerlere karşı hassasiyet yitirildiği zaman bu mirasımız başkalaşıma uğrar.”

“Bu etkinliklerin, yaşamımızın doğal parçasına dönüşmesi için çalışmalıyız”

Anadolu’nun geçmişten gelen kültürel varlıklarının nasıl oluştuğuna da değinen Rektör Ünal, konuşmasını şöyle tamamladı: “Kültürel mirasın bilinmesi, bu mirasa özgü birtakım etkinliklere ilgi duymamız geleneklere ait olduğumuzu göstermektedir. Dolayısıyla bu etkinliklerin, yaşamımızın doğal parçasına dönüşmesi için çalışmalıyız. Bu nedenle OMÜ’nün etkinlikler yoluyla Türk kültürüne ve kültürel mirasımıza yönelik vurgusu son derece önemlidir zira bu kültürel kodlar bizi birbirimize yaklaştıracaktır. Ayrıca öğrenci arkadaşlarımızın, kültürel mirasımıza yönelik beceriler geliştirmesini sağlayacak hobiler edinmesini öneriyorum. Bunlar, hayat boyu kendinizi tanımanıza fırsat vererek birçok fayda sağlayacaktır.”

OMÜ Türkçe Müdürü Prof. Dr. Şişman “Geleceğe aktardığımız değerlerimizin bütünüdür kültür”

OMÜ Türkçe Müdürü Prof. Dr. Bekir Şişman ise yaptığı teşekkür konuşmasında “Kültür esasen insan beyninin ürettiği her şeydir, kültür bellektir, yaşam içeriğidir. Geçmişten miras aldığımız, sosyal çevrenin, dinî oluşumların, tarihî olayların ve teknolojik gelişmelerin etkisiyle geleceğe aktardığımız bütün maddi ve manevi değerlerimizin bütünüdür kültür.” dedi.

Birçok kültürel değerin, UNESCO’nun somut olmayan kültürel miras temsilî listesine kaydedilerek koruma altına alındığını hatırlatan Şişman, bu değerleri korumak ve gelecek kuşaklara aktarmanın başta devlet kurumları olmak üzere herkesin görevi olduğunu dile getirdi.

Türk milletinin, yüzlerce yıl ayakta olan kültürel benliğini dili ve dini sayesinde koruduğuna ve bugüne kadar aktardığına atıfta bulunan Prof. Dr. Şişman, etkinliklere katkı sunan kuruluş ve firmalara şükranlarını sundu.

Etkinlikler Ankara’dan gelen meddah ve hayalî (Karagöz oyununu icra eden kişi) Şafak Yılmaz’ın oyunu ile başladı. Meddah ve hayalî Yılmaz, oyununda jest, mimik ve tavırlarıyla beğeni kazanırken sonrasında gerçekleştirdiği Karagöz Gölge Oyunu’nda nostaljik dakikalar yaşattı. 

Meddah ve hayalî Şafak Yılmaz, ardından icra ettiği kukla gösterisinde ise Türk halk müziğinin ustası ve unutulmaz ismi Âşık Veysel’i “Kara Toprak” türküsüyle andı.

Etkinliklere Samsun’dan katılan âşık Obalı ve âşık Yavuz, sazları ve sözleriyle hünerlerini sergilerken paylaştıkları hikâyeler ve yaptıkları atışmalarla katılımcılardan yoğun alkış aldı.

Akabinde sahne alan semazen Mehmet Nur Yazgan ve ekibi Mevlevi sema töreniyle, Amasya Suluova Hacı Bektaş Veli Kültür Vakfı Başkanı Sefa Gül ve semah topluluğu ise semah gösterisiyle katılımcılara hitap etti.

Programda ayrıca ebru sanatçısı Semra Sar ve hüsnühat uzmanı Meryem Yazıcı, ortaya çıkardıkları örneklerle katılımcıların ilgisini çekti.

Diğer bir kültürel miras olan geleneksel okçuluk da etkinliğe renk katarken katılımcılar, ok ustaları Cihan Çelik ve Dinçer Sancı'nın direktifleriyle ok atışlarında hedefi tutturmaya çalıştı. 

Etkinliklerde Türk kültür mirası örneklerini emekleriyle görünür kılan konuklara teşekkür sertifikaları takdim edildi.

X
Secure Login

This login is SSL protected