İklim krizine karşı "sürdürülebilir gıda üretimi sistemi kurma" önerisi
17 October 2025, Friday - 14:17
Updated: 17 October 2025, Friday - 14:17

- OMÜ Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Başkanı Prof. Dr. Yusuf Demir:

- "İklim krizi artık yalnızca bir çevre sorunu değil, doğrudan bir kalkınma ve yaşam meselesidir. Gıda üretiminde sürdürülebilir bir sistem kurmak, gelecek nesillerin sağlıklı beslenmesi açısından hayati önem taşımaktadır"

- "Küresel iklim krizi, savaşlar ve ekonomik dengesizlikler dünyada gıda hakkını tehdit eden en önemli unsurlar haline geldi. Daha iyi bir yaşam ve daha iyi bir gelecek için gıda hakkı artık sadece bir hedef değil, bir zorunluluktur"

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yusuf Demir, "İklim krizi artık yalnızca bir çevre sorunu değil, doğrudan bir kalkınma ve yaşam meselesidir. Gıda üretiminde sürdürülebilir bir sistem kurmak, gelecek nesillerin sağlıklı beslenmesi açısından hayati önem taşımaktadır." ifadesini kullandı.

Demir, yaptığı yazılı açıklamada, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) her yıl kutladığı Dünya Gıda Günü'nün bu yılki temasının, "Daha iyi bir yaşam ve daha iyi bir gelecek için gıda hakkı" olduğunu belirtti.

Dünyadaki yetersiz beslenmeye, açlığa ve aç insanların acısına dikkati çekmeyi amaçlayan Dünya Gıda Günü'nün bugün her zamankinden daha büyük anlam taşıdığına işaret eden Demir, "İnsanlığın en temel hakkı olan beslenme ne yazık ki 2025 yılı itibarıyla küresel ölçekte derin bir kriz halini almıştır. FAO verileri 3 milyardan fazla insanın sağlıklı beslenemediğini ortaya koyuyor. Yani dünya nüfusunun yarısı ya aç ya da yetersiz besleniyor. Bu tablo insanlık için büyük bir çelişkidir, çünkü dünya çiftçileri aslında herkesi doyuracak kadar üretim yapmaktadır." ifadesini kullandı.

İklim değişikliğinin gıda üretimini etkileyen en ciddi tehditlerden biri olduğuna dikkati çeken Demir, sürdürülebilir tarım politikalarının artık ertelenemeyeceğini vurguladı.

"Bugünden alınacak tedbirler gelecekteki gıda güvenliğimizi belirleyecek"

Küresel iklim değişikliği, kuraklık, hızlı nüfus artışı, göçler, israf ve zoonotik hastalıkların gıda üretimi ve tüketiminin önündeki en büyük riskler olduğunu anlatan Demir, şöyle devam etti:

"Dünya nüfusunun 2050'de 10 milyara ulaşması, Türkiye'nin de 2040 yılında 100 milyon nüfusu aşması bekleniyor. Bugünden alınacak tedbirler gelecekteki gıda güvenliğimizi belirleyecek. İklim krizi artık yalnızca bir çevre sorunu değil, doğrudan bir kalkınma ve yaşam meselesidir. Gıda üretiminde sürdürülebilir bir sistem kurmak, gelecek nesillerin sağlıklı beslenmesi açısından hayati önem taşımaktadır. Kuraklık, don, dolu, fırtına gibi olaylar tarımsal üretimde ciddi kayıplara yol açmaktadır. 2025 yılında yaşanan kuraklık, zirai don, dolu, aşırı yağış ve fırtına gibi olaylar üst üste geldi. Bu felaketlerden tarımsal üretim büyük zarar gördü. Artık tarımsal üretim planlaması yalnızca pazar ihtiyaçlarına göre değil, iklim riskleri göz önünde bulundurularak yapılmalı."

Demir, gıda üretiminde sürdürülebilirliğin sağlanması için teknolojik ve yapısal dönüşümün önemine değinerek, "Türkiye dünyanın dokuzuncu büyük tarım ürünleri üreticisidir. Tarım sektörü ülke ekonomisinin yüzde 6'sını, istihdamın ise yüzde 20'sini oluşturuyor. Bu nedenle tarım sadece bir üretim alanı değil, aynı zamanda ekonomik ve toplumsal bir dayanak noktasıdır. Ülkemizin hızla kapalı sistem sulamaya geçmesi, akıllı tarım uygulamalarını benimsemesi gerekiyor. Bu dönüşüm sadece çevresel bir zorunluluk değil, ekonomik bir gerekliliktir." değerlendirmesinde bulundu.
- "Alınacak tedbirlerle gıda üretiminde sürdürülebilir, erişilebilir ve adil bir sistem kurmak zorundayız"
Gıda hakkının korunmasının ortak bir sorumluluk olduğunun altını çizen Demir, şunları kaydetti:
"Küresel iklim krizi, savaşlar ve ekonomik dengesizlikler dünyada gıda hakkını tehdit eden en önemli unsurlar haline geldi. Daha iyi bir yaşam ve daha iyi bir gelecek için gıda hakkı artık sadece bir hedef değil, bir zorunluluktur. Her insanın sağlıklı ve yeterli beslenme hakkı vardır. Bugünden alınacak tedbirlerle gıda üretiminde sürdürülebilir, erişilebilir ve adil bir sistem kurmak zorundayız. Kuraklığa dayanıklı tohumlar, damla sulama sistemleri, agroekoloji ve permakültür gibi sürdürülebilir yaklaşımlar yaygınlaştırılmalıdır. Kırsal yaşam cazip hale getirilmeli, gençlerin tarıma dönmesi için eğitim ve finansal destekler sağlanmalıdır. Tarım, doğayla bağımızı koruyan bir yaşam alanıdır. Gıda güvenliğimizi, çiftçilerimizin emeğini ve geleceğimizi korumak için bugünden harekete geçmeliyiz."