“Hafızlık Merasimi” töreni için Samsun’a gelen TÜGVA Yüksek İstişare Kurulu üyesi Bilal Erdoğan ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Samsun Büyükşehir Belediyesine ait Sevgi Kafe’de organize edilen kahvaltı programında bir araya geldi. Kahvaltıya Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sait Bilgiç, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Kuran ve Genel Sekreter Doç. Dr. Menderes Kabadayı da katıldı.
Kahvaltı programının ardından, Ensar Vakfı Samsun Şubesi’nin organize ettiği ve program koordinatörlüğünü Halil İbrahim Doğramacı’nın yaptığı “Hafızlık Diploma” merasimi töreni; Bilal Erdoğan ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’ın katılımıyla gerçekleştirildi.
Samsun Büyükşehir Belediyesi Ömer Halisdemir Konferans Salonu’nda düzenlenen törene; Vali İbrahim Şahin, AK Parti Milletvekilleri Orhan Kırcalı, Hasan Basri Kurt, Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç, Ensar Vakfı Genel Başkanı İsmail Cenk Dilberoğlu, AK Parti İl Başkanı Muharrem Göksel, Ensar Vakfı Samsun Şube Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Peker, akademisyenler ve davetliler katıldı.
Programın açılış konuşmalarını Vali İbrahim Şahin, Ensar Vakfı Genel Başkanı İsmail Cenk Dilberoğlu ve Ensar Vakfı Samsun Şube Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Peker yaptı.
Açılış Konuşmalarının ardından söz alan, TÜGVA Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bilal Erdoğan, geçmişte Türkiye’de ezanın yasaklandığını ifade ederek, “Kuranımızı okuyamaz hâle getirmek için zaman zaman bizi baskı altına almaya çalıştılar. Ama milletimiz tez zamanda Recep Tayyip Erdoğan’da buluşarak, ‘söz ve karar da milletindir’ dedi. Bu sayede hamdolsun bu ülkede kimsenin ötekileştirilmemesi esas alındı. Zaman zaman yalanla dolanla yaygaralar kopartılsa da bu ülkede artık hiçbir kesimin devlet tarafından ötekileştirilmediği, birbirine karşı kışkırtılmadığı, herkesin huzur içerisinde yaşaması için şartların oluşturulmaya çalışıldığı bir döneme girdik. Bugün Türkiye’de dinimize, inancımıza, kitabımıza en hakiki manada kavuşmuş durumdayız. Aynen diğer özgürlük alanlarında da olduğu gibi.” diye konuştu.
Geçmişteki darbelerde yaşanmayan gelişmelerin, dinî baskının ortadan kaldırılmasının ardından düzeldiğini kaydeden Bilal Erdoğan, “1960 darbesi olduğunda kimse sokaklara çıkamadı. 1951’de ezan serbest bırakıldığı zaman insanlar dışarıya yansıtamadığı şeyleri yansıtabilir hâle geldiler. Milletimizin üzerinden 200 yıl boyunca bir modernleşme, batılılaşma baskısı silindir gibi geldi geçti. Bütün öz güvenimiz, kimliğimiz, karakterimiz ayaklar altına alınmaya çalışıldı. Ama 15 Temmuz bize bu milletin artık ellerindeki, ayaklarındaki prangaları kırdığını kanıtlıyor. O prangaları kıran millet, 1960 darbesinde sokağa çıkmayan milletten, tankların önüne yatan millet hâline geldiğini gösterdi. Bu durum, bizim tekrardan inancımıza kavuşmamızın nasıl somut neticeler verdiğinin göstergesidir. Ülkemizde darbeci zihniyet yaşadığı müddetçe bilecek ki bu millet eski millet değil. 15 Temmuz’u gerçekleştiren zihniyet ‘Televizyondan bir alt yazı geçirsek, kimse sokağa çıkamaz’ diye düşünüyordu. Ne oldu? Bu millet onları nasıl mahcup etti. Nasıl dünya gözüyle rezil rüsva etti, çok güzel bir şekilde izledik. Allah’a şükür.” dedi.
Türkiye’nin referandum sonrasında daha güçlü çıkacağını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz yeniden Avrupa’ya ‘Avrupa, Batı zulmetme, insanları atınla, itinle taciz etme. Ülkelerle diplomatik ilişkilerini bir kısım faşist grupların siyasetlerine esir etme. Suriye ve Irak’taki göçmenlere zulmetme. Sen zulmedeceksen biz bakarız onlara’ diyoruz. Onların almak istemediği Iraklı, Suriyeli milyonlarca göçmen kardeşimize ev sahipliği yapmamız aslında Avrupa’ya insanlık öğretmemiz, insanlık dersi vermemizdir. Bunlar bize yüzlerce yıl hümanizm öğrettiler, insan hakları, demokrasi, özgürlük, Batı’nın değerleri dediler. Bosna Hersek’te 250 bin insan katledilirken kılını kıpırdatmayan bir Batı gördük. Ruanda’da 1 milyon insan katledilirken Belçika’nın yanı başında seyredişini izledik. Irak’ta, Suriye’de 1 milyon insanın kanı aktı. Hâlâ petrol kimin kontrolünde akacak, bunun hesabının peşindeler. Demek ki bizim güçlü Türkiye olmamız gerekiyor.”
“İnşallah 16 Nisan’dan sonra daha da güçlü bir Türkiye, bu değerleriyle birlikte Avrupa’ya yeniden insanlık öğretecek, yeniden adaletten bahsedecek, Avrupa ve Batı kaynaklı zulümlerin son bulması için çalışacaktır.” diyen Bilal Erdoğan, “Bunun için de ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diyen Birleşmiş Milletler’deki zulme karşı duran bizim liderimiz Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklemeliyiz. Türkiye’de darbecilerin yazdığı anayasalar kullanılıyor. Tayyip Erdoğan, ‘Bu ülke darbecilerin yazdığı anayasalar ile yönetilmemeli. Bu ülkeye halkın seçtiği insanların hazırladığı anayasayı layık görelim’ dedi. ‘Halkımıza gidip bunu soralım’ dedi. Artık millet ile yönetim arasındaki aracılar devreden çıkacaklar. Millet, Cumhurbaşkanını seçsin, 5 sene sonra memnun kalmıyorsa indirsin, yerine başkasını getirsin.” şeklinde konuştu.
Toplantının sonunda hafız öğrencilere sertifikaları ve hediyeleri takdim edildi.