MENU

15 Temmuz ve FETÖ Çalıştayı Başladı
23 Şubat 2018, Cuma - 17:39
Güncelleme: 23 Şubat 2018, Cuma - 21:49

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Rektörlüğünün, 15 Temmuz darbe girişimini, akademik bir bakış açısıyla analiz ederek sonuçlarını kamuoyuyla paylaşmak amacıyla düzenlediği "Siyasi, Sosyal ve Kültürel Boyutlarıyla 15 Temmuz ve FETÖ Çalıştayı", UZEM Konferans Salonu’nda verilen açılış konferansıyla başladı.

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Fuat Keyman'ın konuşmacı olarak yer aldığı konferansa; Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mazhar Bağlı, Samsun Barosu Başkanı Kerami Gürbüz, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Mehmet Kuran, Prof. Dr. Vedat Ceyhan ve Prof. Dr. Mehmet Ali Cengiz, AK Parti İl Başkan Yardımcısı Oğuzhan Serinkaya, fakülte dekanları, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

"Çalıştay tarihe bir metin bırakacak"

Açılış konuşmasını yapan çalıştay koordinatörü OMÜ İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. İbrahim Turan, çalıştayın hazırlanma kısmında emeği geçenlere teşekkür ederek "15 Temmuz darbe girişimi pek çok yerde konuşuldu, anlatıldı. Ancak üniversitelerin; bilgi ve değer üreten kurumlar olmasından hareketle, her türlü sosyal, siyasi, kültürel olay ve durumu bilimsel bir şekilde analiz etme, bunlardan metinler oluşturma ve kamuoyunun önüne koyma konusunda önemli görevler üstlendiği bir gerçektir. Ayrıca, Çalıştay’ın tarihsel bir vesika olacak şekilde kitap hâline getirilerek farkındalık oluşturulması açısından da oldukça gerekli olduğunu düşünüyorum." dedi.

İki gün boyunca sürecek çalıştayın oturum programları ve konuları hakkında ön bilgi veren Doç. Dr. İbrahim Turan, davetlerini kırmayarak çalıştaya katılan akademisyenlere ve başta Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç olmak üzere hazırlık sürecinde emeği geçenlere teşekkür etti.

Rektör Bilgiç "Akademik camianın gerçeği ortaya çıkarma sorumluluğu var"

Yaşanmasını istemediğimiz olayları yaşamamak için yaşanan olayları iyi analiz etmenin önemine dikkat çeken Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç ise "Akademik camia olarak kendi işlerimize boğulup ülke sorunlarına uzak kalabiliyoruz. Oysa biz gerçeği arayan ve gerçeğin net bir şekilde ortaya çıkmasında sorumluluğu olan bir camiayız. Bu nedenle bu çalıştayla, maruz kaldığımız hain kalkışmayı, akademik anlamda ele alarak bundan sonra ülkemizin aynı olayları yaşamasının önüne geçecek gerçekleri paylaşmayı amaçladık." diye konuştu.

"Birey olamamanın cezasını vatan hainliğiyle ödediler"

Türkiye gibi büyük bir potansiyeli olan bir ülkenin önünü kesmek için üzerimizde pek çok oyunlar oynandığını vurgulayan Rektör Bilgiç "En büyük günah da bu oyunda rol alanlarda. Birçoğu düşmanlıklarının farkında bile olmayan ülkemizin fertleriydi. Ancak, insanı birey yapan, Allah'ın bir lütfu olan akıllarını başkalarına teslim etmenin cezasını vatan hainliği gibi büyük bir suçla ödediler. Bir yapının içine girerek bireysel özelliklerini kaybetmiş bu insanlar, yanlışı muhakeme etmekten aciz duruma düşmüş ve ellerine silah verildiğinde masum insanları öldürebilmişlerdir." ifadelerini kullandı.

"Her konuyu ele almalıyız”

Üniversiteleri bir ülkenin kalkınmasındaki mihenk taşı olarak niteleyen Prof. Dr. Bilgiç sözlerini şöyle sürdürdü: "OMÜ olarak her konuyu ön yargısız bir şekilde ele almalı ve gerçeği ortaya koymalıyız. Üniversiteler özgün yapılarını koruyarak yollarına devam etmeliler. Aksi halde kurum olarak da yanlış yapmış oluruz. Sonuçta üniversiteler, yetişmiş insanları bir araya getiren yerlerdir."

Prof. Dr. Keyman "Türkiye potansiyeli yüksek olan etrafına örnek bir ülke"

Açılış konuşmalarının ardından, konferans vermek üzere söz alan Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Fuat Keyman "15 Temmuz darbe kalkışmasının akademik açıdan incelenmesi çok önemli. Bu nedenle OMÜ'yü tebrik ediyorum. Çok gerekli bir çalıştaydı." dedi.

15 Temmuz darbe girişimini uluslararası siyaset ve sosyoloji perspektifinde değerlendireceğini belirten Prof. Dr. Fuat Keyman, 1923'ten günümüze kadar yaşanan süreçleri değerlendirerek şunları söyledi: "1923'ten günümüze kadar süren modernleşme ve demokratikleşme döneminde Türkiye'nin başarılı olarak dönüştüğü görülüyor. Geldiği noktaya baktığımızda potansiyeli yüksek, bulunduğu kritik coğrafyaya örnek teşkil eden bir Türkiye var. Bugün aslında 15 Temmuz yerine, Türkiye bulunduğu bölgeye nasıl daha çok pozitif etki yapar? Bu konuşulmalıydı. Çünkü Türkiye; ekonomisiyle, siyasetiyle, kültürüyle, son 20 yılda ivme kazanan kentleşmesiyle çevresine büyük katkılar verebilecek bağımsız bir güçken, yerine bunun önüne geçmek için yapılan bir darbe girişimini konuşuyoruz."

"15 Temmuz ile Türkiye'nin Ortadoğu sürecine dâhil olması engellenmek istendi"

15 Temmuz darbe girişiminin, 1960, 1970, 1980 darbelerine kıyasla özgün ve üzerinde ciddi çalışılması gereken bir durum olduğunun altını çizen Fuat Keyman "Diğer darbelere baktığımızda, bu darbelerin siyasi ya da ekonomik iktidarsızlıkların yaşandığı dönemlerde gerçekleştiğini görüyoruz. Oysa 15 Temmuz öncesine baktığımızda, Türkiye'de hiç olmadığı kadar güçlü bir siyasi iktidar, ekonomik dinamizm ve gittikçe yükselen bir kentleşme görüyoruz. Bu darbe girişimi, darbe koşulları yokken yapıldı. Bu istikrar içinde olan Türkiye'nin, Suriye ve Orta Doğu'da yaşanan sürece dâhil olmasının önüne geçmek için bir süreç başlatıldı. 15 Temmuz'dan önceki bir sene boyunca, 'hendek savaşları'ndan başlayarak Türkiye, bir terör sarmalına sokuldu. Suriye ve Irak'taki karmaşada en olumsuz etkiyi Türkiye yaşadı. Üç 11 Eylül'ü Türkiye, bir yılda yaşadı." değerlendirmelerinde bulundu.

"Türkiye'nin varlığı ve bağımsızlığı hedef alındı"

15 Temmuz darbe girişimini, diğer darbelerden ayıran en önemli özelliğinin, Türkiye'nin bağımsızlığına ve varlığına yönelik olduğuna dikkat çeken Keyman "Diğer darbelerde dış güçler etkili olmakla birlikte amaç, bir grubun yönetimde güç sahibi olma isteğiydi. Ama bu girişim, direkt Türkiye'nin varlığını ve bağımsızlığını hedef aldı. Eğer başarılı olsaydı Türkiye edilgen bir ülke olacaktı. O zaman bugün başarılı bir şekilde devam eden Afrin Operasyonu'nu gerçekleştiremeyecektik. Ama şimdi Türkiye, Afrin'de yüksek teknolojik kapasitesini kullanarak bir operasyon yapabiliyor. Oradaki asker ve üst komuta hükümetle uyumlu çalışabiliyor. Halkımız da varlığına yöneltilen tehdit karşısında 100 yıl önce Kurtuluş Savaşı’nda yaptığı gibi darbeye karşı farklılıklarını bir yana koyarak birlikte mücadele etti." dedi.

"Güçlü bir devlet için liyakat ve laiklik, ahlaki dış politika ve yerel yönetim reformu şart"

Türkiye'deki devlet unsurunun retorikteki kadar güçlü olması için birtakım tavsiyelerde bulunan Prof. Dr. Fuat Keyman "Öncelikle devletin, liyakat ve laiklik esas alınarak yeniden inşası yapılmalı. İkinci olarak, ahlaki bir dış politika güdülmeli ki biz bu politikayı misafir ettiğimiz mültecilerle, Kudüs'te ve Myanmar gibi ülkelerde yaşananlara gösterdiğimiz tavırla uyguluyoruz. Son olarak da yerel yönetim reformunu gerçekleştirmeliyiz. Bölgelerin kilit yerlerinde bulunan illerin başarıları ve merkez yönetimle iyi ilişkiler kurması çevrelerine de pozitif etki katacaktır. Samsun'un da bu potansiyeli taşıdığını, bölge şehir olabileceğini düşünüyorum." ifadelerini kullandı.

Konferansın sonunda katılımcıların sorularını yanıtlayan Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Fuat Keyman'a, Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç fidan sertifikası ve Üniversiteyi temsilen bir hediye takdim etti. Prof. Dr. Fuat Keyman'a yaptığı değerli ve aydınlatıcı konuşma için teşekkür eden Rektör Sait Bilgiç "Allah milletimize bir daha böyle bir olay yaşatmasın." dedi.

OMÜ'den ve diğer üniversite ve kurumlardan alanda uzman akademisyenlerin oturumlarıyla devam eden Çalıştay'ın ilk oturumunda "FETÖ'nün Politik Boyutu", ikinci oturumunda "FETÖ'nün Dinî-Kültürel Boyutu", üçüncü oturumunda "FETÖ'nün Sosyolojik Boyutu" tartışılacak. Dördüncü ve son oturumda ise genel bir değerlendirme yapılacak.

X
Secure Login

This login is SSL protected