MENU

OMÜ Fen Fakültesi, Türkiye’nin En Büyük Memeli Hayvan Koleksiyonlarından Birine Sahip
10 April 2023, Monday - 18:21
Updated: 10 April 2023, Monday - 21:33

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Fen Fakültesi Prof. Dr. Salih Doğramacı Memeli Hayvanlar Koleksiyonu, Türkiye’de mevcut memeli hayvan türünün yüzde 70’ini temsil etmesiyle Türkiye’nin en büyük memeli hayvan koleksiyonlarından biri olma özelliğini taşıyor.

53 yıllık bir birikim sonucunda ortaya çıkan koleksiyonda büyük emeğe sahip OMÜ Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Haluk Kefelioğlu, yaklaşık 35 yılı aşkın süredir Türkiye’de topladığı memeli hayvan örneklerini, Prof. Dr. Salih Doğramacı Memeli Hayvanlar Koleksiyonu’na ekliyor.

İçinde olduğu çalışma süreci hakkında bilgiler veren Prof. Dr. Kefelioğlu, koleksiyonun yerli ve yabancı bilim insanları ve araştırmacılar için önemli bir referans olduğuna işaret ederek “Bu koleksiyon, Anadolu’da yaşamış tüm memeli hayvanların gelecek nesillere aktarılması ve dünya bilimine katkı sağlamak açısından önemli bir bilimsel çalışmadır.” dedi.

“Türkiye’de çok zengin ve önemli koleksiyonlardan birini oluşturduk”

Koleksiyonun önemi ve işlevine dikkat çeken ve oluşturulma öyküsüne ilişkin anekdotlar aktaran Prof. Dr. Kefelioğlu “OMÜ’de merhum Prof. Dr. Salih Doğramacı, 1970’li yıllardan beri Türkiye’nin farklı yerlerinden memeli hayvan örnekleri toplayarak bunun üzerine bir yapı inşa etti. 1986 yılından itibaren ben de Türkiye’nin çok farklı noktalarından örnekler topladım. Yaklaşık 35 yılı aşkın süredir koleksiyon örnekleri biriktiriyorum. Prof. Dr. Salih Doğramacı’nın da 1970’li yıllardan beri topladığı örneklerle beraber Türkiye’de çok zengin ve önemli koleksiyonlardan birini oluşturduk.” diye konuştu.

“Ülkemizdeki 160 memeli türün 100’ü koleksiyonumuzda bulunuyor”

Koleksiyonu müzeleştirmek istediklerini vurgulayan Prof. Dr. Kefelioğlu, devamında şunları kaydetti:

“Müzeler daha büyük alanlar olduğu için Üniversitemiz, sahip olduğumuz bu koleksiyonu müze yapma hazırlığında. Eğer bu gerçekleşirse koleksiyonumuz artık müzede sergilenecek. Türkiye’de memelilerin yaklaşık 160 türü var ve buna denizlerde yaşayanlar da dâhil. Bizim koleksiyonumuzda da yaklaşık 100 memeli hayvan türü var ve Türkiye memelilerinin yüzde 70’ini temsil edebilecek kadar örneğe sahibiz. Bu tip koleksiyonlar ve bu koleksiyonları barındıran müzeler, biyoçeşitlilik bakımından oldukça önemli. Avrupalıların deyimiyle Anadolu, bir kıta özelliği taşıyor. Bunun gerekçesi de buradaki tür çeşitliliğinin fazlalığıdır. Bir kıtada olabilecek kadar tür çeşitliliğini Anadolu coğrafyası barındırıyor. Memeli hayvanlar koleksiyonumuzda amacımız; bu örnekleri toplayıp, uygun yöntemlerle saklayarak gelecek nesillere aktarmak. Tahnit adı verilen içini doldurma yöntemiyle iyi korunduğu sürece bu tür koleksiyonlar yüzlerce yıl saklanabilir.”

2 yeni tür ve 1 alt tür bizzat Prof. Dr. Kefelioğlu tarafından teşhis edildi

Yaptığı çalışmalar sırasında kendisinin de 2 yeni tür ve 1 de alt tür teşhis ederek bunları koleksiyona dâhil ettiğini belirten Fen Fakültesi akademisyeni Kefelioğlu, “Bizden sonraki nesiller, bu koleksiyonlar sayesinde 100 yıl yahut 200 yıl önce hangi canlıların yaşadığına dair bilgileri bu tarz koleksiyonlardan öğrenme şansı bulacak. Sahip olduğumuz koleksiyon, bu açıdan gelecek nesillere biyozenginliğimizi, biyoçeşitliliğimizi aktaran önemli kaynaklardan biri konumunda. Prof. Dr. Salih Doğramacı ile başlayan bu koleksiyon, 1970’li yılardan itibaren toplanan örneklerden oluşuyor. Ben de yaklaşık 35 yıldır örnek topluyorum ve üzerinde bilimsel çalışmalar yapıyoruz. Bu örnekleri inceleyip makaleler hâlinde yurt dışında ve yurt içinde yayımlıyoruz. Şu anda koleksiyonumuzda benim tarafımdan toplanıp teşhis edilen dünya için 2 yeni tür ve 1 tane de yeni alt tür var. Yani koleksiyonumuz, dünya biyoçeşitliliğine de önemli katkılar sağlıyor.” açıklamasında bulundu.

“Çıkardığımız yıllık yayınların sayısı Türkiye ortalamasının çok üzerinde”

Türkiye’de memeli hayvanlar üzerine çalışan üniversite sayısının çok az olduğunu söyleyen Prof. Dr. Haluk Kefelioğlu, “Üniversiteler arasında OMÜ çok ileride, çünkü memeli hayvanlara dair çıkardığımız yıllık yayınların sayısı Türkiye ortalamasının çok üzerinde. Bu bağlamda bakılırsa Üniversitemizin bu alanda hemen hemen en iyisi olduğunu söyleyebilirim.” bilgisini paylaştı.

“Yabancı araştırmacıların gelip incelediği bir koleksiyona sahibiz”

Çalışma yürüttükleri yurt dışından bilim insanları olduğuna da atıfta bulunan Prof. Dr. Kefelioğlu, “Farklı ülkelerden de gelip bilim insanlarının çalışma yaptığı önemli bir koleksiyona sahibiz. Mesela, bilim insanları Slovenyalı Boris Krystufek ve Alman Rainer Hutterer ile birlikte koleksiyonda çalıştık. Yani burası yabancı araştırmacıların da gelip incelediği, materyallerinden faydalandığı önemli bir koleksiyon. Ayrıca koleksiyonu her yıl lise öğrencileri de ziyaret ediyor. Bölüm öğrencilerimiz zaten derslerde materyal incelemek için koleksiyonu sürekli olarak kullanıyor.” sözlerine yer verdi.

“Dünyada en önemli misyonlardan biri biyoçeşitliliği korumak”

Gelecek nesillere biyolojik zenginlikleri aktarmanın önemini ifade eden Kefelioğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Dünyada en önemli misyonlardan biri biyoçeşitliliği korumak. Bu çeşitliliği gelecek nesillere iletebilmenin en önemli noktası koleksiyonlar ve müzelerdir. Şu anda bile biz yurt dışında müzelere gidip binlerce yıl önceki örnekleri inceliyoruz. Nesli tükenen görmediğimiz hayvanları görebiliyoruz. Dolayısıyla koleksiyonlar ve müzeler, biyoçeşitliliğin korunması ve iletilmesi bakımından büyük bir önem taşıyor.”

X
Secure Login

This login is SSL protected