Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) İlahiyat Fakültesi ile İlahiyat Fakültesi Eğitim ve Araştırma Derneği; vefatının 15. yılında Aliya İzzetbegoviç’i anmak adına “Vefatının 15. Yılında Aliya İzzetbegoviç: Hatırlamak, Anmak ve Yaşatmak” başlıklı konferans düzenledi.
Konferansa; Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç, Samsun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Aydın, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cengiz Batuk, konferansın konuk konuşmacısı Millî Eğitim Bakanlığı Bakan Müşaviri Sosyolog Dr. Necdet Subaşı, akademisyenler ve kalabalık bir öğrenci topluluğu katıldı.
Konferansın açılış konuşmasını yapan Dekan Prof. Dr. Cengiz Batuk “İzzetbegoviç, 20. yüzyılın son yarım döneminde Avrupa’nın ortasında yaşanan bir soykırımda, Avrupa’daki son Müslüman halklardan bir tanesinin varoluş mücadelesinin lideriydi. Bu siyasi yönü bizim açımızdan büyük önem taşıyor. Ama onun daha da önemli yönü; dünü ve bugünü, Doğu ile Batı’yı doğru şekilde tahlil edebilmesidir. Bugün Bosna’nın bazı problemleri devam etmesine rağmen en azından topyekûn bir halk, onun sayesinde yok edilememiş ve ayakta kalması sağlanmıştır. Bu tecrübenin bizim açımızdan da önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü benzer acılar Afganistan’da, Suriye’de, Irak’ta ve başka İslam coğrafyalarında yaşanmaya devam ediyor, eğer bunları aşmak istiyorsak bunun yegâne çözümü salt direniş değil, geçmişi ve bugünü doğru okuyup, aynı zamanda Doğu ve Batı’yı iyi tahlil ederek tekrar bir diriliş hamlesi başlatmaktır. Bu yüzden İzzetbegoviç çok önemlidir.” dedi.
Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç ise konuşmasında İzzetbegoviç’i tanımlarken “İzzetbegoviç ismi her zikredildiğinde benim aklıma, yaşanılan bir sürü zulme ve haksızlığa rağmen doğru ve güzel kalabilmiş, yürekli, cesur ve kendini gerçeğe teslim etmiş bir insan gelir. O yüzden anılmasının bize kazandıracağı çok şey olduğunu düşünüyorum. İzzetbegoviç, gözünün önünde yaşanan tüm zulümlere rağmen ‘Zalimlerden olmayınız, eğer biz de zalim olacaksak zulme karşı verdiğimiz savaşın ne anlamı var’ diyebilmiştir. Ağzından çıkan her söz insanlığa bir mesaj mahiyetindedir. Bunun arkasında da yatanın özgür bir insan olduğunu görüyorsunuz. Çünkü ‘Allah’ın iradesine kendini teslim eden bir insanın, insanın iradesine karşı bağımsız kalması ne kadar güzel’ anlamında sözü var. Bütün davranışlarında ve yaşanmışlıklarında işte bu teslimiyet yatıyor. Böyle teslim olmuş bir insanın ne kadar güçlü olursa olsun, hangi kayıplara mal olursa olsun bir haksızlığa ve zulme karşı durmaması mümkün değildir. O yüzden bugün bu konferansta Aliya İzzetbegoviç’i yâd ederken bir kez daha kendimizi gözden geçirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle İlahiyat Fakültemize de özellikle teşekkür ediyorum.” dedi.
Konferansa geçmeden önce Öğr. Gör. İsmail Hodziç de İzzetgegoviç’in biyografisini paylaştığı bir sunum gerçekleştirdi. Hodziç sunumunu “Lügatlerde yetim kalmak, annesiz-babasız kalmak olarak tanımlanır. Ama asıl yetimlik -bunu yaşayan biri olarak söylüyorum- devletsiz ve vatansız kalmaktır. Siz siz olun, eğer yetim olmak istemiyorsanız bayrağınıza ve vatanınıza sahip çıkın. Hiçbir zaman mülteci değil, ensar olmaya devam edin.” dedi.
Konuşmaların ardından Millî Eğitim Bakanlığı Bakan Müşaviri Sosyolog Dr. Necdet Subaşı’nın verdiği konferansa geçildi. Bakan Müşaviri Subaşı konuşmasına başlarken, İzzetbegoviç’i ilahiyat fakültelerinin arasında bir tek OMÜ İlahiyat Fakültesinin andığına dikkat çekerek bununla gurur duyulması gerektiğini söyledi.
Müşavir Subaşı, sözlerinin devamında Aliya İzzetbegoviç’i “Bugün ciddi bir düşünce adamını, bir entelektüeli, düşünceleri ve eylemleri arasında bütünlük kurmayı başarmış ender kahramanlardan birini konuşacağız. Bir siyasi lider ve bir devlet başkanından, Avrupa’da sıkışmış bir coğrafyada bir ulusu, ümmete mensup bir halkı inşa etmeye ve yeniden yaşatmaya ve tabii ki onu dünyaya entegre etmeye çalışan bir kahramandan bahsediyoruz. Sayesinde Balkanları tanıdığımız ve Avrupa’daki mirasımızdan haberdar olduğumuz bir adam.” şeklinde tanımladı.
İzzetbegoviç’in hayatında farklı kimliklere sahip olduğuna işaret eden Subaşı onun bu yönlerini şu sözlerle dile getirdi: “Bir kere siyaset adamı, devlet adamı ve yönetici. Onun hemen arkasından onu bu yola sürükleyen dava adamlığı geliyor. En güzel özelliklerinden biri de onun düşünür olmasıdır. Yaşadığı büyük kaoslar içinde bile ‘Bunlar geçer ama İslam bakidir’ diyebilmiştir. O yüzden İslam ümmetinin bu kadar sevgisini ve hürmetini kazanmış biri olarak onun bize bırakmış olduğu şeylere daha fazla odaklanmamız gerekiyor.”
Konferansın ardından, Samsun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Aydın konuk konuşmacı Necdet Subaşı’ya, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cengiz Batuk ise Öğr. Gör. İsmail Hodziç’e katkılarından ötürü teşekkür ederek fidan sertifikalarını takdim etti.